AGAH ALİ
gitme sana muhtacım
gözümde nursun başımda tacım muhtacım
beni öldür öyle git
yaşamak için senin sevgine muhtacım
Zeki Müren'in sesi ufak meyhaneyi doldururken ve içime daha da acı yüklerken, boş bakışlarım önümdeki rakı kadehindeydi. Işık gideli, beni terk edeli tam iki ay olmuştu. Bu defa, tamamen bittiğini biliyordum. Gözlerinde görmüştüm. Beni terk etmişti.
Bunu o kadar çok hak etmiştim ki.
Bunu biliyordum ama acımı hafifletmiyordu. Işık'ın hayatımda olmasına, dünyamı aydınlatmasına o kadar alışmıştım ki, şimdi onsuzken tüm dünyam kapkaranlıktı. Aynı güne uyanıp, aynı güne kapatıyordum gözlerimi. Artık tek yaşantım işten ibaretti. Neredeyse iki aydır doğru düzgün kimseyle konuşmuyor, görüşmüyordum.. Kaçıp, biraz olsun acımı dindirmek için anneme gittiğim zamanlar dışında. Çünkü hayatımda Işık yoksa, başka kimsenin olmasının anlamı yoktu.
Nasıl bu kadar aptal bir adama dönüşmüştüm ben? Nasıl senelerdir elimde tuttuğum güzeller güzeli varlığın kıymetini bilememiş, onu bu kadar kırıp dökmüştüm? Işık'ın son bakışı gözümün önünden bir türlü silinip gitmiyordu. Ona bunca zaman yaşattığım her şey için kendimden nefret ediyordum. Eğer geçmişe dönebilsem, her şeyi çok farklı yapardım. Işık'ı daha öptüğüm o gece hayatımda nasıl bir yer edineceğini, dünyamı nasıl aydınlatacağını görürdüm. Onu elinden tutup herkesin gözü içinde ona ne kadar aşık olduğumu haykırırdım. Hayatımın bir dakikasını bile onsuz geçirmek istemediğimi. Benim için dünyalara bedel olduğunu.
Ama artık çok geçti. Son birlikte olduğumuz zaman...
Işık'la beraber olmak, onun bedenine dokunmak bana hep mutluluk vermişti. Ama son sevişmemizde her şey o kadar farklıydı ki, aklıma geldiği her defa içimde pis bir his bırakıyordu. Dokunurken, birbirimize ne kadar öfkeli olsak bile her seferinde sevgimizi vermiştik. Aşkımızı dokunuşlarımızla paylaşmıştık. Ama son seferinde... son seferinde sadece acı vardı. Sanki birbirimizi cezalandırmak ister gibi dokunmuştuk birbirimize. Ayrılığımızı taçlandırmıştık.
Ve sonra, sanki hiç sevişmemişiz gibi gözümün içine bakıp benden gitmemi istemişti. Sözleri de, dokunuşları kadar acıtmıştı canımı. Hayatında ilk ve son kez ne istediğime önem ver, demişti. Onun gözünde bu kadar bencil, bu kadar iğrenç ve benmerkezci bir adam olmak beni o kadar utandırıyordu ki..
Daha da kötüsü, ayrılığımızın ertesi günü apar topar İtalya'ya gitmek zorunda kalmıştım. Döndüğümde ise Işık yoktu.. Ecmel, bana tavırlı bir suratla Işık'ın gittiğini ve ne zaman döneceğini bilmediğini söylemişti. "Giderken o kadar berbat bir haldeydi ki," demişti, gözlerimin içine hayal kırıklığı ve sinirle bakıp. "Ne yaptın abi? Ne yaptın da onu bu hale getirdin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)
RomantikHer masalın sonunda yakışıklı prens ve güzel prenses mutlu sona ulaşır, sonsuza dek mutlu yaşarlardı... Peki gerçekte iki mükemmel bir araya gelirse ne olurdu? Onlar için de bir mutlu son var mıydı? Agah Ali Erdemli, ailesinin güzel yuvası bir kadın...