bölüm yirmi

15.6K 1.2K 191
                                    

Evlendiğimizden beri ilk defa yatağımızda yalnız uyanmıştım.. Tabi buna uyumak denirse.

Sabaha kadar ağladıktan sonra, birkaç saatlik rahatsız bir uykuyla başlamıştım güne. Aynanın karşısındaki suratım o kadar korkunçtu ki, kendime uzun uzun bakma fırsatı vermeden hemen duşa girdim. Duş bile gergin sinirlerimi düzeltmemişti. Agah Ali'siz bir güne başlamaktan nefret ediyordum. Evlendiğimizden beri, günümüz ne kadar yoğun geçecek olursa olsun, birbirimizi görmeden ve günaydın demeden bir güne asla başlamamıştık. Evli bir çift olarak ilk kavgamızı etmiştik ve bundan nefret etmiştim.

Ve bu defa tek suçlu Agah Ali değildi. Dün sanki Agah Ali'yi hiç tanımıyormuş gibi o soruyu sorduğum için kendimden çok utanıyordum. Agah Ali'nin bana zarar vermeyecek hiçbir şey yapmayacağını bilmeliydim, biliyordum da ama... bir anda ağzımdan çıkmıştı ve geri alamamıştım. Asık bir suratla duştan çıkıp, vücudumu kuruttum ve üzerime siyah bir tayt ve basit bir tişört geçirip, saçlarımı kurutarak at kuyruğu yaptım. Suratım hala solgundu ama en azından artık sabaha kadar ağladığım belli olmuyordu. Sadece tek tarafı dağınık olan yatağı topladım ve sonra kocamdan hiçbir bildirim gelmeyen telefonumu elime alıp aşağı indim. Mutfaktan güzel kokular geliyordu, bu beni başta umutlandırsa da mutfağa girdiğimde ocağın başında duran kişinin Firuze abla olduğunu fark ettiğimde suratım tekrardan asıldı.

Orta yaşlı kadına onu gördüğüm için ne kadar üzüldüğümü belli etmeden, yapmacık bir gülümsemeyle, "Günaydın Firuze abla." dedim. Bana dönüp gülümsedi. Firuze abla senelerdir ilişkimizi bilen bir diğer insandı. Eskiden, haftada iki kere Agah Ali'nin evini temizlemeye gelirdi ve ilk defa sabah kalkıp, onu evi temizlerken gördüğümde yaşadığım şoku hiç unutamayacaktım. 20 yaşındaydım ve annem yaşındaki kadının karşısında, üzerimde sadece Agah Ali'nin tişörtü ve dağınık saçlarımla çıktığımda neredeyse utançtan ve korkudan bayılacaktım. İlişkimizi kimse bilmiyordu ve o zamanlar herkes için Agah Ali'nin üvey kardeşiydim. Ama benim gerginliğime karşın, Firuze abla o zaman da suratıma tatlı tatlı gülümsemiş ve bana kahvaltı teklif etmişti. İlişkimizi kimseye söylememiş, beni her gördüğünde bana hep çok kibar ve tatlı davranmıştı. Agah Ali de, ben de ona çok güveniyor ve seviyorduk. "Günaydın kuzum.. Nasılsın bakalım bu sabah? Bulantıların geçti tamamen değil mi?"

Gülümseyerek başımı salladım ve mutfak tezgahının dibinde duran bar sandalyesine oturdum. "İyiyim Firuze abla, rahatsız edecek kadar bir bulantım kalmadı artık." Başını salladı, "İyi bakalım. Akşam için kabak yemeği yapıyorum size, sen çok seversin.. Bekle iki dakika, hemen bir omlet hazırlayayım sana."

Suratımı buruşturdum, "İstemiyorum abla, hiç iştahım yok bu sabah. Bir şeyler atıştırsam.."

Firuze abla ben daha lafımı bitiremeden çatık kaşlarla lafa girdi, "Olur mu öyle şey canım? İki canlısın sen artık. Ne demek bir şeyler atıştırmak? Agah Ali duyarsa çok kızar bak. Duymamış olayım Işık!" diye kızıp hemen arkasını döndü ve dolaptan yumurta çıkardı. Azarlanmış bir çocuk gibi içimi çektim ve kollarımı karnımda birleştirip arkama yaslandım. Normalde kahvaltıları ben hazırlamayı severdim, ama bu sabah hiçbir şey yapacak gücüm yoktu. Gözlerim sürekli tezgahta duran telefonuma gidiyordu, Agah Ali'den bir mesaj, bir arama bekliyordum ama hiçbir şey yoktu.. Ben arasam, ne diyeceğimi bilmiyordum. Ne diyecektim? Seni annemi gazetelere haber etmekle suçladığım için özür dilerim kocacığım mı?

Firuze ablayla havadan sudan konuşurken, birden çalan telefonumla irkildim. Heyecanla telefonu elime aldığımda, ekrandaki ismin Agah Ali'ye değil, Dilek ablaya ait olduğunu gördüm.. İçimi çekerek, telefonu elimden geldiğince neşeli bir sesle yanıtladım. "Dilek abla, nasılsın?"

BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin