Agah Ali'nin istediği gibi onunla otoparkta buluşmuştum. Eve dönüş yolculuğumuz sessizdi, ikimiz de kendi düşüncelerimize dalmıştık, arabada süzülen gerginlik elle tutulur şekildeydi. Agah Ali'nin gereksiz bir şekilde Cenk konusunda kıskançlık yaptığı için bu halde olduğunu biliyordum, ama ben.. Filiz'in sözlerini aklımdan çıkarıp atamıyordum. Karşımda dikilmiş, bana gülen gözlerle bakarken sevgilimle evlenmek istediğini planladığından bahsetmişti. Ne demişti?
Agah Ali'nin kardeşi sayılırsın. Akraba olacağız.
Aklıma gelen bu cümlelerle midem öylesine bulanmıştı ki, arabanın ortasına kusmamak için kendimi zor tuttum. İçim inanılmaz bir şekilde öfke doluydu. Filiz'i orada susturamadığım için kendime, Agah Ali'ye ve geri kalan her şeye öylesine kızgındım ki.. Karşısında sus pus kaldığım için mahvolan kadınlık gururumdan bahsedemiyordum bile.
Evimin önünde durduk, arabadan birlikte inip hiç konuşmadan önce binaya, ardından daireme girdik. Agah Ali ceketini çıkarıp, telefonunu koltuğun üzerine attı. Ona hiç bakmadan eğilip Dolly'yi sevdim, ama üzerimde gezinen bakışlarının da farkındaydım. Soğuk bir sesle, "Lavaboya gidiyorum." dedi. Cevap vermedim. Dolly'yi kucağıma alıp koltuğa oturdum ve gözlerimi kapatıp bir an olsun sakinleşmeyi denedim.
Kahretsin ki bu imkansızdı. O kadının suratı, bakışları, bana nispet yaparmış gibi konuşması çıkmıyordu aklımdan... Biliyordum. Agah Ali aksini iddia etse bile, Filiz'in bize dert olacağını, başımı ağrıtacağını biliyordum. Bunu hissetmiştim.
Gelen mesaj sesiyle birlikte gözlerimi açtım, mesaj bana değil, Agah Ali'ye gelmişti. Telefonu tam yanımda duruyordu. Telefona bakarken dudağımın kenarını ısırdım, daha önce hiç Agah Ali'nin telefonunu karıştırmamış, hatta gerekmedikçe elime bile almamıştım.. Ama şimdi.. Sanki içimden bir ses, 'yap hadi' diye dürtüklüyordu beni. Ben de her kadının yapacağını yaptım. O sesi dinledim.
Hızlıca, kendime bir kez daha düşünme şansı tanımadan -çünkü düşünürsem yaptığım şeyden utanıp telefonu bırakacaktım- telefonu elime aldım. Şifresini bile bilmiyordum. Talihli bir denemeyle, ikimizin de yıldönümü saydığı ilk birlikte olduğumuz tarihi denedim ve ana ekran bir anda açıldı. Hızlıca gelen mesaja girdim, sadece DP olarak kaydedilmiş bir numaraydı. Ne görmeyi beklediğimi, ne umduğumu bilmiyordum ama mesajda yazan şeyi beklemediğimi biliyordum.
Agah Ali Bey, Asude Erdemli hakkında bu ay topladığım bilgileri mailinize yolladım. Takipte kalmaya devam ediyorum.
Beynim okuduğu kelimelere anlam veremezken, parmaklarım çalışmaya devam etti ve eski mesajları okudu.. Aynı mesaj her ay atılmıştı. Her Allah'ın belası ay. Annemin peşine birini takmıştı.
Sevgilim annemin peşine bir adam takmıştı.
"Işık?" Kafamı telefondan kaldırdığımda, Agah Ali'nin birkaç metre ötede ayakta durmuş bana bakıyor olduğunu gördüm. Benim boş bakışlarımın aksine onunkiler öfke doluydu, gömleğinin kollarını dirseklerine kadar sıvamış, önündeki birkaç düğmeyi açmıştı. Bana hesap sormak için, benimle kavga etmek için hazırlandığı kesindi ama bu defa ona başlama hakkını bile tanımadım. Dümdüz bir sesle, "Agah Ali, sen annemin peşine adam mı taktın?" diye sordum. Sesimde hiçbir kızgınlık, kırgınlık, yargılama yoktu. Sadece soruyordum. Gözlerimle görmüş olmama rağmen ondan bir cevap bekliyordum. Düz tavrıma karşı içten içe o kadar çaresizdim ki.. Yok canım, o mesajlar her ay yanlışlıkla atılmış, benim bir alakam yok, dese ona bile inanacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)
RomantizmHer masalın sonunda yakışıklı prens ve güzel prenses mutlu sona ulaşır, sonsuza dek mutlu yaşarlardı... Peki gerçekte iki mükemmel bir araya gelirse ne olurdu? Onlar için de bir mutlu son var mıydı? Agah Ali Erdemli, ailesinin güzel yuvası bir kadın...