İKİ AY SONRA
"Işık! Işığım! Buradayım! Buradayım!"
Havaalanındaki insan kalabalığının arasında sürekli zıplayarak el sallayan ve ismimi bağıran esmer güzelini gördüğümde, hissettiğim yorgunluğa rağmen suratıma bir gülümseme oturdu. Adımlarımı hızlandırıp, kalabalığı yardım ve anında üzerime atlayan Ecmel'e sımsıkı sarıldım. Ecmel, "Canım benim! Çok özledim seni! Çok!" diyerek hiç durmadan beni ne kadar özlediğini sayıklıyor, bu sırada da nefes almama bile engel olacak şekilde kollarıyla sımsıkı sarıyordu beni. Birkaç dakika hiçbir şey yapmadan ona izin verdim, bir anda çığlık atarak benden uzaklaştı ve arkada, valizlerime yardım eden adamın kucağında kutusunda duran Dolly'ye tüm ilgisini çevirdi. Ecmel, Dolly'yi mıncıklayarak severken bana yardım eden adama teşekkür edip valizlerimi elinden aldım. Ecmel ile birlikte valizleri arabasına yerleştirdik ve biz de arabaya bindik.
Ecmel, sürücü koltuğuna oturup, "Dur sana bir bakayım.." dedi ve gözlerini suratımda özlemle gezdirdi. Onun bu haline güldüm, "Abartma Ecmel, alt tarafı iki aydır görüşmüyoruz. Daha uzun ayrı kaldığımız da olmuştu." diye hatırlattım.
Ecmel, "Hiçbirinde bu kadar mahvolmuş bir halde ayrılmamıştın ama," diyerek bana meydan okudu. Sessiz kaldım, ne diyebilirdim ki? Haklıydı. Giderken hatırlamak istemeyeceğim kadar berbat bir haldeydim. Onu mahvetmek, kendi mahvıma da sebep olmuştu.. Düşüncelerimi anında o karanlık yerden uzaklaştırdım. Ecmel, hayranlıkla saçlarıma baktı, "Çok yakışmış!" dedi samimi bir sesle. Elimi, artık omuzlarımda biten sarı saçlarıma atıp, "Gerçekten beğendin mi?" diye sordum. Buradan ayrıldığımda bir değişikliğe ihtiyacım vardı. Doğal sarı saçlarımı daha önce hiç boyatmamıştım, asla da boyatmayı düşünmüyordum ama kestirmek iyi bir tercih gibi gelmişti. Eskiden belime kadar uzanan sarı saçlarımı omuzlarımda kestirmiş, bir de kahkül bırakmıştım. "Bayıldım!" dedi Ecmel, "Sana çok olgun bir hava katmış.." Kaşlarını çatıp, gözlerini suratımda dikkatle gezdirdi. "Ama rengin bir solgun sanki. Biraz hasta gözüküyorsun."
Ona alaylı bir bakış attım, "Sağ ol Ecmel. Gerçekten duymak istediğim şeyleri söylüyorsun bana." diyerek işi dalgaya vurmaya çalıştım ama Ecmel yememişti, "Ciddiyim. Rengin bembeyaz olmuş."
"Saatlerdir uçaktayım Ecmel. Yorgunum ve evime ulaşmak istiyorum, biraz hasta gözükmem normal değil mi?" diye gözlerimi baydım. Açıkçası, birkaç gündür kendimi yorgun ve halsiz hissediyordum ama şimdi bunu Ecmel'e söyleyip benim için endişelenmesini istemiyordum. Zaten benim için yeterince düşünüyordu. Londra'daki takvimim o kadar yoğundu ki, onca işten sonra biraz halsiz olmam anlaşılabilir bir durumdu ayrıca. Ecmel, bir süre daha suratıma şüpheyle baksa da sonra içini çekti. "Haklısın. Hadi seni evine götürelim!" dedi bir anda neşeli çıkan sesiyle.
Yolda hiç durmadan konuşmuştuk. Ecmel, Londra'da dönen dedikodularla çok ilgiliydi, bu sırada kendisi de bana sosyetenin son dönem dedikoduları hakkında bilgi vermişti. Her şeyden bahsetmiştik; o malum kişi dışında herkesten. Yol boyunca gülümsememi suratımdan hiç silmemiştim. Bu, gittiğimden beri herkese karşı takındığım yeni koruma mekanizmamdı. Normalde de asık suratlı bir insan değildim, bu yüzden son zamanlarda aşırı derecede neşeli olmama beni yeterince iyi tanımayan bir insan inanabilirdi. Ama Ecmel arada bana attığı şüpheci bakışlar dışında hiç soru sormamış, tehlikeli saydığımız konulara hiç girmemişti. Evimin önünde durduk. Ona içeri gelmesini teklif ettim ama gülümseyerek teklifimi reddetti, "Stüdyoya geri dönmem lazım. İlham perilerim gelmişken kaçırmak istemem! Sen de biraz dinlen, zaten sonrasında seni rahat bırakmaya niyetim yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)
RomanceHer masalın sonunda yakışıklı prens ve güzel prenses mutlu sona ulaşır, sonsuza dek mutlu yaşarlardı... Peki gerçekte iki mükemmel bir araya gelirse ne olurdu? Onlar için de bir mutlu son var mıydı? Agah Ali Erdemli, ailesinin güzel yuvası bir kadın...