bölüm beş

17.2K 1.1K 247
                                    

bölüm şarkısı: mor ve ötesi - benim küçük sevgilim

bölüm şarkısı: mor ve ötesi - benim küçük sevgilim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Annem."

Dilek Hanım, bakışlarını çok sevdiği bahçesinden kaldırıp oğluna çevirdi ve karşısında en büyük oğlunu gördüğünde, suratını kocaman bir gülümseme sardı. "Ali'm, oğlum." dedi büyük bir sevgiyle. Agah Ali gülümseyerek annesini öptü ve kadının yanına oturdu. "Nasılsın annecim?" Kadının elini avuçları arasına aldı ve üstüne bir öpücük bıraktı.

"İyiyim oğlum.. sen nasılsın?" Elini uzatıp adamın suratını şefkatle sevdi, bir anne dikkatiyle bakışlarını tüm suratında gezdirdi. "Gözlerinin altı morarmış. Uyuyamıyor musun?" Kaşları hafifçe çatıldı, "Yoksa yine geç saatlere kadar çalışıyor musun?" dedi azarlar bir tonda. Agah Ali hafifçe gülümsedi, "İyiyim anne ben. Gayet iyiyim sultanım, sen hiç merak etme.." Bakışlarını annesinden kaçırıp, rengarenk çiçeklere döndü. "Ee, senin çocuklar nasıl?" dedi keyifle.

Annesi, olanlardan sonra Adalar'da, ailesinden kalma iki katlı, kocaman bir bahçesi olan bu müstakil eve taşınmıştı. İstanbul'un gürültüsünden uzaklaşmak ama çocuklarıyla çok ayrı kalmak istemediği için tercih etmişti burada yaşamayı. Agah Ali de her boş vaktini annesinin yanında dolduruyordu. Işık'ın yanında doldurmadığı zamanlarda.

Dilek Hanım, çok sevdiği bahçesine bakıp gülümsedi. "Aman, vakit geçiriyorum işte.. Huzur veriyor çiçekler bana." Tekrardan oğluna döndü, "Nil buradaydı geçen hafta, Giray'la birlikte." Kızını ve damadını, onların birbirlerine olan bakışlarını düşünerek gülümsedi. "Üzerine titriyor Nil'in."

Agah Ali, çok sevdiği fakat istediğinde çok çekilmez olabilen kız kardeşini düşünüp alayla güldü. Bir süre kardeşlerinden bahsettikten sonra, annesi suratında hüzünlü bir tebessümle sordu, "Baban nasıl?" Soruyla birlikte adamın çenesi kasıldı, yumruk olan elini annesinden gizlemek için arkasına sakladı. Kadının suratındaki o ufak, acı dolu tebessüm o kadar içini acıtıyordu ki Agah Ali'nin.. Böyle anlarda nefret ediyordu babasından. Biricik annesini getirdiği bu halden. Nefret ediyordu, babasından ve o kadından. "İyi anne." dedi kaskatı bir sesle. İyiydi babası. O kadınla birlikte, annesinin olması gereken evde sefa sürüyordu. Dilek Hanım, oğlunun kaskatı kesilmiş bakışlarının sebebini anlayarak içini çekti ve elini yanağına götürüp suratını kaldırmasını sağladı. "Ali'm.." dedi sevgi dolu bir sesle, "Bana babanı anlatmaktan çekinmene gerek yok. Ben ne kadar annensem, o da senin baban. Bizim aramızda olanların acısını siz çekmek zorunda değilsiniz oğlum."

Agah Ali bakışlarını hızlıca kaldırdı, büyük bir sinirle dolmuştu. "Nasıl söyleyebiliyorsun anne bunu? Ben bile bu kadar öfkeliyken sen nasıl böyle sakin kalabiliyorsun? Aylarca iş çevirdiler arkandan! Babam da... o kadın da! Sen onu defalarca evine almışken.." Gitgide yükselen sesinden sonra, dediklerinin farkına varıp kendini durdurdu. İçinden kendine bir küfür savurdu. Nasıl aptalca sözler etmiş, nasıl üzmüştü annesini yine o zamanları hatırlatıp.. "Özür dilerim annem. Öyle demek istemedim."

BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin