Gözlerimi, karnıma değen tüy gibi sıcacık öpücüklerle birlikte açtım.
Gözlerim güneşe alışamadığı için kısarak bir süre etrafıma baktım ve alışık olmadığım bir oda beni karşıladı. Yeni uyanan beynim yeni evimizde, yeni odamda olduğumu fark ettiğinde kocaman gülümsedim ve odak noktamı, karnıma değen dudaklara çevirdim. İlk görebildiğim şey, Agah Ali'nin gür siyah saçlarıydı. Elleri belimde dolanıyor ve dudaklarını sürekli karnıma bastırıp, geri çekiyordu. Bir süre sesimi çıkarmadan onu izledim, her öpücüğünden sonra geri çekilip karnıma hayran bir bakış atıyordu. Uyandığımı fark etmemişti bile. Bir süre sonra dayanamayarak şımarıkça gülümsedim ve ellerimi, çıplak, bronz renkli omuzlarına götürdüm. Ona dokunmamla birlikte kafasını kaldırıp bana baktı ve yakışıklı suratı, güzel bir gülümsemeyle aydınlandı. "Günaydın Işığım." dedi, mutluluk dolu bir sesle.
"Günaydın!" dedim aynı şekilde. "Ne yapıyorsun?"
Gülerek karnıma son bir öpücük daha kondurdu ve bedenini üstüme çekti, "Kızımı öpüyordum!" dedi ve dudaklarını bu defa boynuma bastırdı, boynuma değen sıcak dudaklarıyla birlikte derin bir nefes aldım ve gözlerimi birkaç saniyeliğine yumdum. "Oğlumuzu demek istedin sanırım?" diyerek ona sataştım. Agah Ali, bir kızımız olacağı konusunda çok inatçıydı ve bir kız babası olacağı günü iple çekiyordu. Ben ise o bir erkek olacağını düşünüyordum. Tabi ki bu sadece aramızdaki bir atışmaydı, kız ya da erkek cinsiyeti hiç önemli değildi.
Agah Ali bana güzel güzel bakarken eliyle uzanıp alnımdaki bir saç tutamını geri itti ve saçlarımı okşadı, "İyi uyuyabildin mi?" dedi gözlerindeki haylaz parıltılarla. Alayla, "Uyuyabildiğim iki saati mi kast ediyorsun?" dedim, Agah Ali sanki senelerin acısını çıkarmak istermiş gibi, beni bir dakika rahat bırakmamıştı. Pek şikayetim olduğundan değil ama, en son uykusuzluktan neredeyse gözlerim kapanacaktı. Gülerek eğildi ve çıplak göğüslerimin arasına bir öpücük bıraktı. "İki saat uyuyabildiysen, işimi doğru yapamamışım demektir."
İnleyerek, "Dur artık! Karnım acıktı. Ben hamile bir kadınım seni korkunç adam!" Homurdanarak yanağımı öptü ve geri çekildi. "Tamam, tamam.. Şimdilik seni rahat bırakıyorum. Hadi gidip seni doyuralım." Ayağa kalktı, ben dediğim her şeye rağmen onun kaslı sırtına ve biçimli kalçalarına aç gözlerle bakarken giyinme odasına girdi, geri çıktığında giyinikti. Uzanıp alnımı öptü, "Ben kahvaltı hazırlayacağım. Sen de hazırlanıp aşağı in."
Kıkırdadım, "Evlilik seni çok tatlılaştırdı!" diyerek yanağını sevdim. Agah Ali yalandan kaşlarını çatıp suratını buruşturdu, "Tatlılaştırmak mı? Sen de daha evliliğimizin ilk gününden şımardın." Sesini kalınlaştırıp, "Kalk da kahvaltımı hazırla kadın!" dedi. Ben bu şakasına karşılık ona gözlerimi devirip, popomu dönüp yatakta uzanırken Agah Ali bir kahkaha atıp ilk önce örtülerin arasında açılmış çıplak kalçamı okşadı, ardından da sert eliyle bir şaplak attı. Ben kafamı kaldırıp, "Hey!" diyene dek odadan çıkmıştı bile. Birkaç dakika daha yatakta keyif yaptıktan sonra kalktım ve duşa girdim. Ilık duş, sertleşmiş kaslarımı açarken ben de rahatlamıştım. Çıktıktan sonra hızlıca kurulanıp giyindim ve aşağı inmeden önce odalara bir göz attım. Her şey aynı istediğimiz gibi olmuştu. Sadece bizim odamızın birleşiğindeki oda boştu.. Boş odaya bakarken içim umutla doldu. Burası bebeğimizin odası olacaktı. Agah Ali ile burayı birlikte düzenlemeye karar verdiğimiz için kimsenin dokunmasını istememiştik, boş bırakmıştık.
Merdivenlerden hızlıca inip güzel kokuların geldiği yere, mutfağa doğru yöneldim. Mutfak beyaz ve krem renklerinde döşenmişti, ortadaki tezgah mermerdendi. Oldukça genişti ve çok güzel ışık alıyordu. Ve görüntüyü en çok güzelleştiren şey, ocağın başındaki kocamdı. Aptal aptal sırıttım. Kocam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)
RomansaHer masalın sonunda yakışıklı prens ve güzel prenses mutlu sona ulaşır, sonsuza dek mutlu yaşarlardı... Peki gerçekte iki mükemmel bir araya gelirse ne olurdu? Onlar için de bir mutlu son var mıydı? Agah Ali Erdemli, ailesinin güzel yuvası bir kadın...