"51"
"51 mi?" bakışlarını bana çevirdiğinde tartıdan inip kollarımı gögsüme bağlayıp ona baktım.
"regl haftamdaydım. Bu kadar engel olabildim"
"bu kadar engel olduysan bunada olmalıydın kim jennie"
"daha fazlasına engel oldum en azından. 1 kilo bir kaç günde veririm"
Başını iki yana salladı "50'nin altına düşüceksin. Kim ailesinin tek kızı şişko olamaz kim jennie. 50'nin altına düşmek zorundasın... Sen gel benimle diyet listesi hazırlicaz"
Hizmetçi ile odadan çıktığında göz devirdim.
Kim ailesinin tek kızı asla şişko olamaz. Şişko olamam.
Yatağımın yanına gidip üstündeki kıyafetlerimi üzerime geri geçirdim. Siyah şortumun zincirini düzeltip üstümdeki omuzu düşük mavi kıyafetimide düzeltim. Yani sadece omuzu daha fazla açtım.
Makyaj masama gidip inci kolyemi boynuma geçirdim ve küçük halka küpelerimide deliklerinden geçirdim. Siyah topuklu botumu giydikten sonra telefonumu çantama atıp odadan çıkmıştım.
Her merdivenden indiğimde ayakkabımdan çıkan ses beni rahatsız etmişti ama alışmıştım. Kapıya ilerleyip açtım ve dışarı çıktım. Garaja ilerleyip içeri girdim ve siyah arabamın yanına ilerledim. Anahtar ile kilidi açıp içine oturdum. Çantamı yanımdaki boş koltuğa koyup kemerimi bağladım. Anahtarı deliğine takıp çalıştırdıktan sonda garajdan çıkıp evden uzaklaştım.
Güneş olduğu için tek elimle çantamdaki güneş gözlüğünü çıkartıp taktım.
Böyle daha iyiydi
O evden ne kadar uzakta olursam sinirlerim için bir o kadar iyiydi. Annemin yaptığı tek şey beni sinirlendirmekti. Sürekli her şeyde en iyisi olmam gerektiğini söylüyordu ama bilmediği birşey vardı.
Ben zaten her şeyde en iyiysiydim
Ama o bunu görmüyordu. Görselde yetersiz buluyordu ve beni eleştiriyordu.
Sanki kendisi çok iyiymiş gibi
Ama sözlerini kaale almayı 17 yaşımdayken bırakmıştım. Konuşuyordu, dinliyordum ve bitiriyordu. Bazen dinlemiyordum bile. Oda'dan çıktıktan sonra söylediklerinin hepsi uçup gidiyordu aklımdan. O yüzden çok sıkıntı etmiyordum.
Arabamı otoparka park edip çantamı elime alıp indim ve avm'nin girişine doğru ilerledim. Asansör'e bindiğimde gözlüğümü çıkartıp çantamın içine attım. Asansör açıldığında içinden çıkıp beyaz parlak koridorda ilerlemeye başladım.
Sevdiğim ünlü mağazalara girip fiyatına dahi bakmadan beğendiklerimi seçtim. Yanımdaki kız kıyafetleri taşırken elimdeki beyaz elbiseyide eline verip kabine doğru ilerledim. Kız hepsini astıktan sonra hepsini tek tek deneyip beğendiklerimi kenara ayırdım.
En sonda kendi kıyafetlerimi giyip kabinden çıktım. Kız biraz ötede duruyordu. Yanından geçip kasaya doğru ilerlerken konuştum.
"sağ taraftakileri alıcam"
Kasa'nın önüne gelip çantamdan cüzdanımı çıkartıp içinden kartımı çıkarttım. Kızın kıyafetleri getirmesini beklerken etrafta göz gezdiriyordum. Gözüm çantalara takılınca çantaların yanına ilerleyip sarı çantayı elime aldım. Bir kaç çantayıda başka bir kıza verip kasaya ilerledim. Çantalarda geçince kartı uzattım ve şifreyi girdim.
Poşetleri bir tane erkek görevliye verdim ve peşimden sürüklemeye başladım. Neredeyse tüm mağazalara girip beğendiğim kıyafetleri ve takıları aldıktan sonra beş adamla birlikte otoparka indim. Bagajı açtıktan sonra kenara geçip poşetleri koymalarını izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Troubled Love '~, JenKai
Fanfiction-benimle oynamak tehlikelidir Kim Jennie -Ve ben tehlikeyi severim Kim Jongin Dedim parmaklarımı karın kaslarından sürterek gögsüne doğru çıkarırken. Gözlerinden çaresizce beni istediğini görebiliyordum. O beni istiyordu. Ama bunu dile getirmeyecek...