Bıkkınca etrafa bakarken bana döndü ve yüzüme baktı bir süre. Dudağını yalayıp dudaklarını araladı.
"Çok güzeldi, açıkcası orda temelli kalmak istiyordum ama işte, her zaman istediğimiz olmuyor"
Kaşlarımı anlık kaldırıp başımı olumluca salladım ve beyaz masa örtüsüne baktım "doğru, her zaman istediğimiz olmuyor"
Gözlerimi gözleri ile buluşturduğumda zaten gözleri yüzümdeydi.
"Ama buraya geri dönmeyi de istiyordun" sesim soru içeriyordu ama bir o kadar da emindim. Orda kalmayı belki gerçekten de istemişti ama eminim ki buraya geri dönmeyi her şeyden çok istemişti.
"Doğup büyüdüğüm yere elbette geri dönmeyi istedim jennie, bu ülke benim evim"
"Evet, elbette" dedim garsonun içki doldurduğu bardağımı izlerken. Cevapları hoşuma gitmemişti, çok geneldi. İsteğim cevap asla bu değildi.
Bardağıma uzanıp elime aldım ve geri arkama yaslandım. Ufak bir yudum alıp sakince kolumu kucağıma koydum ve tekrar Jongin'e baktım.
"Sehun'u özlemiş olmalısın"
"Özlememem imkansızdı"
Başımı olumluca sallayıp tekrar bir yudum aldım. Gözlerim tekrar Jongin'i bulurken bu sefer sustum. Sadece inceledim. Kemikli yüzünü, esmer tenini, kalın dudaklarını, gözlerini. Onda her zaman kendine çeken bir şey olduğunu düşünmüştüm, ama asla ne olduğunu bulamamıştım ve hâlâ bulamıyordum ama hâlâ onda kendine çeken bir şeyler olduğunu düşünüyordum.
Çünkü bir şekilde kendimi ona çekilirken buluyordum.
Bir şeyler yanlıştı ama doğruydu
Ona baktığım da gözlerimi ondan çekmiyordum, adı geçtiğin de yüzünü aklımdan çıkaramıyordum
Dilim damağım kurumuş gibi oluyorum
Gözlerim elimde ki bardağı bulduğunda yutkundum
İki yudumda sarhoş mu olmuştum?
Bunun imkanı yoktu, biliyorum. Çok iyi bir içici olmayabilirim ama bir iki yudumda çakır keyif bile olmazdım asla. O zaman böyle olmamım sebebi neydi?
Önüme koyulan tabakla düşümcelerim arasından çıktım. Garson tabakları masaya dizerken aklımda ki düşünceleri sildim. Dikleşip bardağı masaya koydum ve bıçak ile çatalı elime aldım.
Yemeğimizi yerken sadece elimizde ki demirlerin tabağa çarpma sesi vardı. İkimizde birbirimizin yüzüne bakmadan yemek yiyorduk ama arada bir fark vardı.
O bunu zorlanmadan yapıyordu, ben ise onun yüzüne bakmamak için kendimle büyük bir savaş veriyordum.
Ama çok dayanamadan yenildim
Bardağa uzanıp dudaklarım ile buluştururken gözlerim Jongin'e kaydı. Tabağına bakıp ağzında ki eti çiğniyordu. Ağzını her hareket ettirdiğin de dikkat çeken çenesi ve yutkunduğunda hareket eden adem elması ile yutkunup gözlerimi tabağa çevirdim. Bardağı yerine koyarken aklımdan geçen tek bir şey vardı.
Bu gece çok zor olacaktı
Derin bir nefes alıp bardağın sonunda kalan içkiyi içtim ve garsona dönüp doldurması için işaret verdim. Önüme döndüğümde Jongin'nin yavaşça ağzında ki şeyi yerken bana baktığını gördüm.
Bir şey demeyip balığımdan bir parça alırken omzunu silkip yutkunduğunu gördüm.
Neden karşımda oturuyordu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Troubled Love '~, JenKai
Fanfiction-benimle oynamak tehlikelidir Kim Jennie -Ve ben tehlikeyi severim Kim Jongin Dedim parmaklarımı karın kaslarından sürterek gögsüne doğru çıkarırken. Gözlerinden çaresizce beni istediğini görebiliyordum. O beni istiyordu. Ama bunu dile getirmeyecek...