"gelmicem" telefonu kapatıp yatağın üstüne koydum ve dergi'nin sayfasını çevirdim. Jisoo, evin de toplanacaklarını ve benim de gelmemi isteklerini söylemişti. Ama hala onları affetmiş değildim bu yüzden red etmiştim.
Dergi'nin sonuna geldiğim de dergiyi kapatıp sırt üstü yattım. Tavana bakarken nefes verdim. Sıcaktı ve sıkılmıştım. Ne yapabileceğimi düşürken etrafa göz atıyordum. Ayağa kalkıp masa'nın üstün de ki bilgisayarı alıp yatağa geri uzandım. Bilgisayarı açıp Netflix sitesine girdim. İzlemek istediğim ama bir türlü izleyemediğim After'ı açıp yastığımı çenemin altına koydum.
Filmin yarına geldiğim de alt kattan zil sesini duymuştum. Dikkatim dağılsa da boş verip filmi izlemeye devam ettim. Bir süre sessizlikten sonra kapım tıklanmış ve yavaşça açılmıştı. Filmi durdurup omzumdan arkama bakacak iken temizlikçi'nin sesini duymuştum.
"jennie hanım, salon da sizinle konuşmak isteyen biri var"
Kaşlarım çatılırken dudaklarımı araladım "kim?"
"çok sevdiği biri dememi istedi"
Kaşlarım iyice çatılırken ayağa kalkıp mavi kot şortumu aşağı çekmiştim. Kapıya ilerlediğim de hizmetçi çoktan görüş alanımdan çıkmıştı. Telefonumu alıp odadan çıktım. Merdivenleri inerken saçlarımı omzumdan geriye ittim. Salona girdiğim de gördüğüm yüz ile kaşlarım havalanır iken hızımı kesmeyip karşısın da ki koltuğa bedenimi bırakmıştım.
"konuşmayalı uzun zaman oldu sehun. Seni evime getiren şey nedir?"
Sehun'u görmek beni şaşırttığı kadar nedensizce eğlendirmişti. Onun da yüzün de hafif bir sırıtış vardı. Normale göre takım elbise giymiş, siyah saçlarını yana atıp alnını ortaya çıkartmıştı. Bacak bacak üstüne atmış, kendinden hiç olamayacağı kadar emin duruyordu.
"merak ettim" erkeksi sesi odayı kaplarken oldukça çekici duruyordu. Bu içim de ki bir yerlerin onu arzulamasına sebep olmuştu.
"neyi merak ettin?" dedim biraz daha aşağı kayıp ayaklarımı küçük masa'nın üstüne koyarken. Konuşmasını beklerken kafam da ki tacı düzeltmiştim.
"lisa'nın gelişinden sonra nasıl olduğunu merak ettim," gözleri ile beni süzerken derin bir nefes alıp tacım da ki elimi sakince indirdim. Gözleri yüzümü bulduğun da değişen yüz ifadem ile sırıtışını büyüttü. "ama iyi gözüküyorsun"
Dişlerimi gösterecek şekilde bir iki saniye güldükten sonra gülümsememi silmeden dudaklarımı araladım "bir hiç için neden kendimi üzim sehun? O kadar zaman geçirdik, hiç tanıyamamışsın beni, kırıldım" elimi kalbimin üstüne koyup son kelimemi söyleyip hafif dudak büzdüm.
Kafanı çevirip bir süre öyle durduğun da bende gözlerimi yere çevirdim. Sehun benden hiç bir zaman haz almadığı kadar benden çok nefret etmişti. Hala daha yıkılışımı görmek istiyordu. Büyük ihtimalle tek en büyük hayali, benim param parça oluşumu görmekti.
"hey" dedim ona bakıp, başını çevirip bana baktığın da dudaklarımı araladım "yakın arkadaşın uzan zaman sonra döndü. En son küstünüz ama gördüğüm kadarı ile barışmışsınız. Mutlumusunuz?" dedim jongin'i ima edip. O da gülüp bacağının bacağının üstünden indirdi ve bacaklarını geniş tutup eğildi. Dirseklerini diz kapağının üstüne koyup eğildi.
"inanamayacağın kadar. Sanki hiç değmeyecek biri yüzünden binlerce kez kavga etmemişiz gibiyiz, eskisi gibi. Çok eskisi gibi. O günleri telafi ediyoruz merak etme"
'değmeyecek biri' lafını vurgulayarak söylediğin de güldüm. Güldüm ama bozulmuştum. İstemesem de bozmuştu beni. Yine de güldüm ve başımı olumluca salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Troubled Love '~, JenKai
Fanfiction-benimle oynamak tehlikelidir Kim Jennie -Ve ben tehlikeyi severim Kim Jongin Dedim parmaklarımı karın kaslarından sürterek gögsüne doğru çıkarırken. Gözlerinden çaresizce beni istediğini görebiliyordum. O beni istiyordu. Ama bunu dile getirmeyecek...