Telefonum durmaksızın titrerken daha fazla dayanamayıp telefonumu sessize aldım.
Dün olanlardan sonra kendimi bozmayı evden sakince çıktım ama içim de yaşananlar ve sonra yaşanan şeyler pek sakin değildi. Ufak çaplı bir sinir krizi geçirmiştim ve bu sinirim az daha kaza yapmama neden olacaktı.
Kazasız belasız eve geldiğim de banyo'ya girmiştim ve kendime hakim olamayıp eşyaları etrafa savurmuştum. Yol boyunca da çalan ve çalmaya devam eden telefonumu fırlatacaktım ama vazgeçip kısa süreliğine sessize almıştım.
Sabah uyandığım da banyo toplanmıştı duş almak istesem de vazgeçip yatağıma oturmuştum. Kahvaltıya inenmem için haber veren hizmetçiye gelmeyeceğimi söyleyip yollamıştım.
Dün gece olanlar benim için kaostan ibaretti. Jongin'in bile geri dönüşü beni bu kadar bozmamıştı. Lisa ve chaeyoung'u bir daha göreceğimiz hiç düşünmüyordum.
Jisoo da dahil tüm arkadaşlarım geceden beri beni arıyor ya da mesaj atıyorlardı. Sinirimin yarısı onlaraydı zaten. Son zamanlar da fısıldaşarak konuşmalar, ben geldiğim de susmalar, birbirine birşeyler göstermeler. Jisoo'ya gelen mesaj, mino ve jisoo'nun konuşması ve bana yalan söylemeleri. Bar da jisoo'nun joohyun'a birşey göstermesi. Hepsi biliyordu. Taeyong bile.
Anlam veremediğim şeylerden biri oydu. Taeyong ne alakaydı? Bu konu onu neden ilgilendiriyordu ki?
Kapımın tıklatıldığını duyduğum da kapıya baktım.
"kim o?"
"benim jennie hanım, jisoo hanım geldi içeri alim mi?"
Hizmetçilerden birine arkadaşlarımın hiç birini içeri almamasını söylemiştim. Ama tüm arkadaşlarımı bilmediği için ve olay da olanların bir kaçı arkadaşım olmadığı için benim için gelen kimseyi içeri almamasını söylemiştim.
"sana alma dedim, neden soruyorsun?"
"çok ısrar etti jennie hanım, o yüzden sormak istedim"
"istemediğimiz söyle, gitmezse güvenliği çağır" dedim yatağa uzanırken.
"tamam jennie hanım"
Onu terslemek beni rahatsız etse de haklıydım. Arkamdan iş çevirmişlerdi, onların geleceğini biliyorlardı ama bana söylememişlerdi. Onların geldiğini parti de öğrenmek ya da onları parti de görmek asla istemeyeceğim bir şeydi.
En son olanlardan sonra lisa'nın masumca bir niyetle geri döneceğini hiç düşünmüyordum.
Düşünmekten başım ağrımaya başladığın da başımı yastığa gömdüm. Lisa'yı görmek eski anıları tekrardan zihnime doluşturmuştu. Hepsini
Kapım tekrardan çaldığın da cevap vermeme taraftarı olmuştum. Tekrar tıklandığın da tekrar sustum. Tekrar tıklandığın da başımı yana çevirip dudaklarımı araladım.
"git" başımı tekrar yastığa gömdüğüm uyumak istemiştim. Ama kapı tekrar tıklanmıştım. Sustum. Yine tıklandı. Kapının arkasın da ki kişinin gerizekalı biri olduğunu düşünmeye başlamıştım. O gerizekalı'nın kim olabileceğini düşündüğüm sıra da kapı aralandı. Ya ben anlatamamıştım ya da o anlamıştım. Ama kesinlikle o anlamamıtım.
"gitmeni söylediğimi hatırlıyorum" sesimin boğuk çıktığın da tekrarlamamak için dua ettim içinden. İçeri kimin girdiğini bilmiyordum ama umrum da değildi.
"ne o, depresyona mı giriyorsun?"
Kaşlarım çatalırken başımı kaldırıp saçlarımın arasından ayakta dikilen bedene baktım. Yatakta oturur pozisyona gelip saçlarımı geriye atarak gözlerimin önünden çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Troubled Love '~, JenKai
Fanfiction-benimle oynamak tehlikelidir Kim Jennie -Ve ben tehlikeyi severim Kim Jongin Dedim parmaklarımı karın kaslarından sürterek gögsüne doğru çıkarırken. Gözlerinden çaresizce beni istediğini görebiliyordum. O beni istiyordu. Ama bunu dile getirmeyecek...