Twenty Six (Final)

158 14 10
                                    

"Junseo, okul çıkışı Minseo'u alıp parka gelmeyi unutma, tamam mı?"

"Tamam anne, gidin artık siz. Minseo'u alıp gelirim ben merak etmeyin"

"Sana muz bile emanet edilmez, nasıl merak etmeyelim?"

"Jongin" dirseğim ile Jongin'nin kolunu vurup yüzüne baktım. Jongin de dönüp bana baktığın da kaşlarını kaldırdı.

"Yalan mı? Tüm muzları sömürüyor Jennie, birde buna çocuk emanet edip çıkcaz"

"Yanlız baba, bende senin çocuğunum. Minseo ile ne farkım var?"

Jongin düşünür gibi yaparken pür dikkat ona bakıyordum.

"Serseri değil, çalışkan, ders notları iyi ve senin gibi sömürgen değil"

Junseo'nun gözleri büyürken şaşkınca bir bana bir Jongin'e baktı "Minseo mu sömürgen değil? Elma canavarı olan Minseo mu?"

"En azından notları iyi"

"Onları ders notları yüzünden ayrıştırma Jongin, Junseo derslerde kötü olabilir ama sanata olan ilgisi ve başarısını göz ardı edemezsin"

Junseo gururla gülümseyip omuzlarını dikleştirdi ve yanıma gelip bana sarıldı. Kafamın üstüne öpücük kondururken "canım annem benim, değerimi bilen tek insansın bu dünya da" dedi. Gülmekle yetindim.

"Serseri" Jongin yan gözle bize bakarken Junseo gülüp benden ayrıldı ve Jongin'e sarıldı "tamam seni de seviyorum baba ama annemden sonra"

"Çekil gözümün önünden yoksa kendini tuvallerin için de bulursun Seo"

Junseo gülerek geri çekildiğin de oğluma baktım. 1,87'lik boyu ve esmer bir teni vardı. Vücuduna bakmayı seven bir çocuk olduğu için spor yapıyordu, bu yüzden yapılı ve kaslı bir vücudu vardı. Kusursuz ve pürüzsüz yüzünü babasından almıştı kesinlikle. Altında ki gri eşofman, üstünde ki beyaz t-shirt, dağınık saçı ile tüm kızların oğlumun peşinden koştuğunu biliyordum. Serseri halleri ve çapkın bir kişiliği vardı ve kesinlikle bu özelliğini benden aldığını biliyordum.

İkinci oğlumuz Minseo 1,78 boylarındaydı. O pek sosyalleşen bir çocuk değildi, Junseo'ya göre daha az çıkardı. Teni Junseo'dan daha açıktı. Minseo daha çok derslerine önem verirdi çünkü notlarda en yüksek sırada olmak onu mutlu ediyordu. Ara da Junseo'ya katılıp spora giderdi, onun daha çok dalgalı saçları vardı. Abisi kadar kızların ilgisini çektiğini biliyordum ve onunda peşinden ayrılmayan kızların var olduğunu da.

Junseo'nun ders notları kötüdür ama müziğe ve sanata aynı zamanda da spora yoğun ilgisi vardı. Bunu küçüklüğünden beri aldığı madalya ve ödüllerle bize kanıtlamıştı.

Minseo ders odaklı olup matematik ya da bilgi yarışmaların da ödüller kazanmıştı hep. Minseo bilgiye doyumu olmayan bir çocuktu, hep bir şeyleri öğrenmek isterdi, bu yüzden kitaplara düşkünlüğü vardı.

Okumayı severdi çünkü. Ama onun pek sporla ya da müzik ile sanata ilgisi yoktu. İkisinin ilgi alanı farklıydı ve diğer alanlarda zayıf olsalar da kendi alanların da oldukça yeteneklilerdi bu yüzden zayıf oldukları alan için üzülmezdim. Her şey de iyi olamazlardı ve bir şey de yeteneklilerken kötü oldukları şeyi kafama takmıyordum.

Junseo ve Jongin birbirine takılmayı seviyorlardı ve Jongin'nin de benim gibi olduğunu biliyordum. Aslında Junseo'nun derslerde kötü olması onu sinirlendirmiyordu çünkü gerçekten neyi sevdiğini biliyorduk ve görebiliyorduk. Bu yüzden sıkıntımız yoktu.

Jongin ile evden çıkıp arabaya doğru ilerledik. Ben yolcu koltuğuna geçerken Jongin de sürücü koltuğa geçip arabayı çalıştırmıştı.

"Hamile iken hangi meyveyi çok yesen doğduklarında o meyveye düşkün oluyorlar. Junseo muz, Minseo elma. Meyve canavarı olup çıktınız başıma"

Troubled Love '~, JenKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin