Herkes yataklarında oturmuş kendi hallerindeydiler. En başta Ölüm Yiyen olmaktan kurtulmak için yaptıkları ve yapacakları her türlü emek boşa gitmişti. Şuan ellerinden gelen büyük savaşa hazırlanıp kollarına gelecek işareti bedenlerinde tamamen dışlamaktı.
Bu sırada dizlerini kendine çekmiş kolları bacaklarına sarılı bir şekilde düşüncelere dalmış Hermione'nin dikkatini hemen yanındaki boş kısma oturan Draco dağıttı.
"Düşünme." dedi fısıltıyla. "Çok fazla düşünürsen boğulmuş gibi olursun ve çok yıpranırsın."
"Daha önce hiç bu kadar kaybolduğumu hissetmemiştim. Çok tuhaf hissettiriyormuş. Yalnız hissetmek ama yalnız olmamak...bu tamamen kaybolmuşluğun işareti."
Draco elini uzatıp Hermione'nin eline kenetledi. "Bazen kaybolmak iyidir. Eğer en başından beri yanlış yoldaysan ya da hataların olduysa başka bir yola girme fırsatı verir sana."
Hermione kıkırdadı ve Draco'nun kulağına eğilip fısıldadı. "İlk baştaki Ölüm Yiyen olmak istemememin ve bunun için elimden geleni yapmak istediğimin göndermesini mi yapıyorsun?"Draco buna karşılık hafifçe gülerken Hermione ekledi. "Haksız değilmişsin, yanlış bir düşünceydi. Ama imkansız değildi. Şartlar biraz farklı olsaydı eminim bu düşüncemi uygulayabilirdik."
"Elinde olmayan şeyler çoğunlukla kaderdir ve kaçamazsın. Senin, sırf kaderine ulaşırken hangi taraftan gideceğini seçmek için iraden vardır. Bazen seçtiğin seçimler kaderinde bir farklılığa yol açmazken gittiğin yolda oynağın ufak bir taş kaderini büyük değişimlere uğratabilir. Kısacası bundan kaçmak imkansız."
"Theo'nun tarzı olan 100 sayfalık kitaplardan felsefe türünü okumuş gibi konuşuyorsun."
Theo işaret parmaklarıyla kulaklarını işaret edip imalı bir yavaşlıkta "Kulaklarım çok güzel çalışır benim!" dedi. Bu sırada Hermione'nin aklına bir fikir geldiğinde Maxine'e seslendi.
"Maxine, diyelim ki Theo'yu dondurup bayıltsam üzerinde farklı ve kapsamlı büyüler uygulayabilir miyim? Yani donmuş birinin üzerinde örneğin hafıza büyüsü işe yarar değil mi?" Maxine Hermione'nin kastettiği şeyi anlamış baş sallarken diğerleri ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ve Theo'nun gözleri sırf örnek gösterildiği halde yuvalarından çıkacakmış gibiydi. Bu sırada Hermione çaktırmadan hızla asasına uzandı.
"Petrificus Totalus!"
Boris neler olduğunu anlayamadan sırtı yatağı bulurken herkes ayaklandı. "Hemen halledelim şu anı işini." dedi Hermione. "Sonra hafızası silinecek nasıl olsa."
"Güvenilir üç kişi olayı ne olacak?" Dedi Blaise.
"Belirleyeceğiz ama kesinlikle güvenilir diye belirlememize gerek olduğunu sanmıyorum."
"Ne? Nasıl?"
"Şöyle açıklayayım Draco," Hermione konuşmasına ara verip Maxine'e işaret verdiğinde Maxine odayı koruma büyüleriyle kapladı ve kapıyı kilitledi. Bu sırada Hermione derin bir nefes alıp devam etti.
"Maxine'in gücü sınırlı. Yani hepimizin geçmişine bakacak kadar gücü yok. Bunun için sen ve ben varız Draco. Zihnefend. Annemden ders görüyorduk beraber." dedi Hermione son kısımlara doğru sırıtırken. Çok geçmeden bu sırıtış Draco'ya da bulaştığında Hermione devam etti.
"Seçeceğimiz üç kişinin çok fazla güvenilir olduğunu düşünmemize gerek yok. Bu üç kişiye Zihnefend uygulayacağız. Geri kalanı ise Maxine'in taktiğinde daha kapsamlı bir testten geçecekler. Ve bu sırada. "Hermione Boris'in tuhaf ve endişe dolu bakışlarıyla ona yaklaştı. "Boris donmuş olarak kalacak. Herkes sakince otursun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-MORSMORDRE- ~Dramione [TAMAMLANDI]
Fanfiction(Bazı noktalama ve bazı imla hataları var. Umarım sizin için sorun olmaz:) ) "Savaş sadece bir adım uzaktaydı" "Beyaz çabuk kirlenecek kadar aydınlıktır. Siyahsa yeniden kirlenemeyecek kadar karanlık" ~~~~~~~~~~~ "Zorba biriyim belki evet, belki çok...