Hermione ve Draco kompartmana gelmiş, Pansy, Blaise ve Theo'nun yanına oturmuşlardı. Hermione kompartmanın penceresini örttü ve bir sessizlik büyüsü yapıp ona merakla bakan arakadaşlarına döndü.
"Buluşacağımız yeri buldum. Bu gece saat 1:30 da Slytherin ortak salonunda buluşalım. Anlatmam gereken şeyler var."
"İyi de sen nereden biliyorsun Slytherin'li bir yılan olacağını? Belki bir aslan olursu-" Theo kendisine doğrultulan sinirli bakışla sustu. Bu sırada Draco dudaklarını birbirine bastırmış, gülmemek için kendini zor tutuyordu - ki Hermione aynı bakışla sarışın çocuğun da icabına bakmıştı.
"Umarım lazım olan kitapları dediğin gibi getirdin Draco..." Draco gözleriyle tepeye bakıp işaret parmağıyla yukarıya koyduğu çantasını işaret etti. "Bakabilirsin Lestrange."
Hermione çantaya ulaşmak için ayağa kalktı. Çantayı alıp oturdu ve açıp ayaklarının arasına yerleştirdi. "Genişletme büyüsü yaptın değil mi?" Draco sırıtıp baş sallayınca Hermione memnun bir gülümsemeyle elini çantanın üzerine getirdi. Eline gelen kitabın isminden memnuniyet duyarken kitabı çantaya koydu ve arkadaşlarına döndü.
"Çalışıp buluşabilmemiz için bir mekan buldum. Planı net olarak gece söyleyeceğim ama yine de olayı anlatmak iyi olacak. Araştırmama göre Hogwarts'da utangaç, orta yaşlı bir iksir profesörü olan İtalyan Silvio Rizzo aynı zamanda bir piyanistmiş. Okuldaki bir hayaletin okulu herkesten daha iyi bildiğini tahmin edip bir hayaletten kendi kendine piyano çalabileceği, resim ve beste yapabileceği bir yer önermesini istemiş. Hayalet çok farklı bir insan olarak sezdiği Silvio'ya rahat rahat piyano çalabileceği yeri söylediğinde Silvio sanatını icra edeceğinden dolayı çok mutlu olmuş. Odayı sadece hayaletin ve kendisinin bildiği bir şifreyle kullanmaya karar vermiş. Başka herhangi bir büyünün oraya giriş sağlayamayacağını bilmesi yanlız kalma duygusunu güvence altına almış. Olayı bilmeyen profesörler Silvio'nun duvarlarla konuştuğunu, delirdiğini düşünürlermiş. Silvio'nun onları farketmesinden korktukları ve çekindiklerinden dolayı fazla kalmadıkları için Silvio'nun geçide girdiği kısmı hiçbir zaman görememişler. Belli bir süre sonra şifreyi bilen hayalet başının bir şekilde derde girebilme ihtimalinin olduğunu göz önünde bulundurarak aradan tamamen çekilmiş. Diğer profesörler 'Artık yeter' deyip Silvio'nun karşısına geçmişler ve duvarda mantıklı birşeyin var olduğunu, aslında bir duvarla konuşmadığını kanıtlamasını istemişler. Silvio onlara odanın varlığını kanıtlamak istediğinde şifreyi bir anlığına unutmuş. Not ettiği kağıdını da aramış ama hiçbir yerde bulamamış. Hayalet de çoktan aradan çekildiği için olaya karışma gereği duymamış. Silvio'nun bir şans daha istemesine birkaç profesör burun kıvırarak yanıt vermişler. Öğrencilerin psikolojisini kötü yönde etkileyebileceğinden dolayı Silvio'nun görevine son verip tedavi altına alınmasına karar verilmiş."
Hermione anlatmayı bitirdiğinde karşısında farklı farklı ifadeler gördü. Draco kızı büyük bir merak ve ciddiyetle dinliyordu. Pansy elini çenesine koymuş, olayın değişikliğinden ötürü kaşlarına havaya kaldırmıştı. Blaise'in yüzünde ise uyuklar gibi bir ifade vardı. Duyduğu alkışlama sesiyle kaşlarını çatıp Theo'ya döndü. Kinayeyle alkışlıyor ve yine aynı kinayeyle yapmacık bir şekilde gülümsüyordu.
"Bravo. Alkış. Şimdi gidip ölen bir profesörü diriltip şifreyi öyle öğrenmeyi düşünmüyorsun değil mi? Biz Binns'e soralım o halleder. Derste uyukladığı zamanlarda boyut değiştirdiğine eminim. Belki bizim için Silvio'dan şifreyi almayı kabul eder."
"Saçma sapan konuşup beni delirtme Theo. Silvio'yu falan diriltmeyeceğiz, hayaleti bulacağız."
"Nasıl olacak o?" Dedi Draco. "Okuduğun kaynaklarda ismi yazıyor mu?"
"Hayır yazmıyor. O yüzden mantıklı düşüneceğiz. İlk Silvio'nun gizli mekanını bulmamız lazım."
"İlk hayaleti bulup konuşsak daha mantıklı olmaz mı?" Dedi Blaise tek kaşı havada.
"Ya konuşmazsa? Zaman kaybetmiş olmaz mıyız? İlk mekanı bulalım ki içeri giremesek bile inceleme fırsatımız olur."
Herkes kızın düşüncesine baş sallarken Draco başını eğip çaktırmadan gülümsedi ve dudaklarını ısırarak gülümsemesini sonlandırmaya çalıştı.
💀★━━━━MORSMORDRE━━━━★💀
Büyük Salon'da üst sınıflar kendi binalarının masalarına yerleşmişken, Hermione Snape'in yanında gayet iyi tanındığı halde tanıtılmak ve binasına yerleşmek için bekliyordu. Gryffindor masasından ona olan bakışları farkettiğinde kafasını meydan okurcasına oraya çevirdi. Harry bir elini masaya koymuş öfkesini belli etmek ister gibi yumruğunu sıkarken kızıl saçlı bir kız onun elinin üzerine elini koymuş sakinleştirmeye çalışıyordu. "Bu kız küçük Weasley olmalı." dedi Hermione içinden. Yandaki bir kızılı daha gördüğü an iç sesi tekrar kafasını doldurdu. "Bu da büyük ihtimalle Harry'nin yakın arkadaşı Ron."
Kafasını çevirip Slytherin masasına baktı. Birkaç kişi kıskançlıkla, birkaç kişi nefretle birkaç kişi gururla ve çoğunluk ta hayranlıkla bakıyordu Hermione'ye. Çoğunluk olan kategoride ilk göze çarpan kişi Draco Malfoy'du. Sırıtıyordu ve sabırsızlığını bastırmaya çalışan bir hali vardı. Birinci sınıfların seçimi bittiğinde McGonagall derin bir nefes alırken, Snape Hermione'yle beraber ortaya geldi.
"Bu yıl aramıza bir öğrenci katıldı. Ona diğer öğrenci arkadaşlarınıza yaptığınız gibi saygılı davranacağınıza şüphemin olması hiç hoşuma gitmez. Bu yüzden hareketlerinizin her sene olduğu gibi benim için oldukça dikkat çekici olacağını belirtmek isterim." Snape salonda göz gezdirip köşe çekildiğinde Hermione McGonagall'ın adını seslenmesiyle derin bir nefes aldı.
"Lestrange Hermione."
Salonda bir uğultu başlamışken Dumbledore yüksek bir sesle "Sessizlik!" Dedi. Öğrenciler sustu, Hermione yaklaşıp sandalyeye oturdu. Başına Seçmen Şapka yerleşirken gözlerini birkaç saniyeliğine kapadı.
"Seni bir yerden tanıyorum..."
"Tanımayan neredeyse yok zaten...Çok fazla bekletmezsen sevinirim." dedi Hermione iç çekerek.
"Yaaa demek öyle...Bu asilik ve zeka fazla gelmiyor mu sana?"
"Şikayet etmiyorsam ya da yüzümde bir rahatsız olma belirtisi yoksa memnunumdur. Haksız mıyım?"
"Çok ukala bir kişiliğin var... Çok zekisin de... Peki neden bu kadar sabırsızsın?"
"Görevinin kişiliğimi yargılamak olduğunu sanmıyorum."
"Çok hazır cevapsın. Aynı zamanda da kurnaz...Kimseye göstermediğin kişilik özelliklerin ve hislerin seni
gizemli yapıyor... Empati yeteneğin yerinde... Ama çok ta hırslısın... Evet...Seni hangi binaya yerleştireceğimi çok iyi biliyorum... SLYTHERİN!"Slytherin masasından alkış ve ıslık sesleri gelirken Hermione'nin gözleri Draco'ya kaydı. O da diğerleri gibi ayağa kalkmış alkışlıyordu. Yüzünde derin bir gülümseme vardı. Kürsüden inip Slytherin masasına ilerledi ve karşısında sırıtarak ona bakan Draco'ya dikti gözlerini.
"Binamıza hoşgeldin Lestrange."
"Teşekkürler Draco. Ama yine de benim Slytherin'e seçilmeyeceğimi düşünenlerden ses çıkmadı hala." Draco kıkırdayıp Hermione'ye bir adım yaklaştı.
"Lafımı geri alıyorum. Ve dürüst olmalıyım ki Slytherin cüppesi yakıştı."
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-MORSMORDRE- ~Dramione [TAMAMLANDI]
Fanfic(Bazı noktalama ve bazı imla hataları var. Umarım sizin için sorun olmaz:) ) "Savaş sadece bir adım uzaktaydı" "Beyaz çabuk kirlenecek kadar aydınlıktır. Siyahsa yeniden kirlenemeyecek kadar karanlık" ~~~~~~~~~~~ "Zorba biriyim belki evet, belki çok...