8.

63.5K 2.7K 287
                                    

(Medya, Tarkan - Vay Anam Vay)

İyi okumalar ❤️

1 hafta sonra...

"Aaa."

Ezgi beyaz peyniri gösterip ağzını açan küçük çocuğa tebessüm etmek istese bile sadece kaşlarını kaldırmıştı. Evde sadece ikisi vardı, Koray bugün uyanır uyanmaz, kahvaltı bile yapmadan tamirhaneye gitmişti. Giderken acil olduğunu söylemiş, başka bir şey demeden gitmişti. Ezgi de o gittikten sonra Yankı'yı uyandırmak yerine kahvaltısını yapmış, çocuğun uyanmasını telefonla oynarken beklemişti. Yankı uyandığında ise ona hızlıca kahvaltı hazırlamıştı.

Şimdi ise masaya oturmuşlardı ve Yankı, Ezgi' den onu beslemesini istiyordu. Ezgi ise bunu yapmak istemiyordu, İpek ve Koray onu bu şekilde alıştırsa bile Yankı artık kendi başına yiyebilecek yaştaydı. Çocuklar elleri ve parmakları ile bir buçuk yaşından itibaren kaşığı, çatalı kavrayabilirken iki yaşından sonra dökerek bile olsa kendi başına yemeye başlayabilirdi. Yankı ise çoktan üç yaşındaydı. Çizim yaparken kalemleri güzel tutuyordu, motor becerileri gelişiyordu ama yemek konusunda ona bu fırsat tanınmamıştı.

"Yankı şu geçen gün izlediğimiz çizgi filmi hatırlıyor musun? Hani küçük köpek kendi kendine yemek yemeyi öğreniyordu."

İzledikleri ve çocuğun bayıldığı çizgi filmden bahsettiğin Yankı hemen kafasını salladı.

"Hatıylıyoyum. Köpekcik momo aytık büyüdüğü için kendisi yiyoydu."

Ezgi onu onayladı.

"Evet, köpekçik Momo büyüdüğü için kendi yiyordu. Sen de köpekçik Momo gibi büyüdün bence. Artık kendi başına yiyebilirsin."

Çocuğun önündeki çatalı alarak eline uzattı. Yankı kaşığı kavradığında kararsız ama hevesli gibiydi.

"Momo kadar büyüdüm mü?"

"Büyüdün tabiki. O yüzden şimdi bir dene bakalım."

Çocuğun istediği beyaz peyniri küçük küçük bölerek çocuğun tabağına bırakıp gülümseyerek peyniri gösterdi. Ezgi üniversitede çocuk gelişimi okumak istiyordu, bu yüzden bu tür konuları hep araştırır, gelişim kitapları okurdu.

Yankı, kızın cesaretlendirmesi üzerine avcunun içiyle tuttuğu çatalı peynire batırmış ve ağzına götürmüştü.

"Aferin sana."

Yankı ağzındakini çiğneyip güldü.

"Aferin bana."

Ezgi tebessüm edip elini çocuğun eline uzatıp çatalı daha doğru tutmasını sağladı.

"Böyle tutmaya çalışırsan daha rahat yersin."

Yankı elinden geldiğince gösterildiği gibi tuttuğunda tüm kahvaltıyı arada Ezgi'nin verdiği pekiştireçler ve düzeltmeleri ile yapmış, bunu yaparken mutlu olmuştu. Büyüdüğünü hissetmişti.

"Hep ben yiyeceğim."

Masayı toplamak için genç kıza yardım ederken, sadece ekmek sepetini taşıyordu, konuştu.

"Büyüdüm ben."

Ezgi onun bu haline sadece gülüyordu. Kahvaltı kolaydı ama sıvı şeyleri yerken zorlanabilirdi.

"Büyüdün tabi."

Bu yaşlarda çocuklara kendi başına bir şeyler yapmak için fırsat tanımak gerekirdi ki özerkliklerinin farkına varsınlardı. Bu yüzden Yankı'nın üzerindeki tişörte baktı ve düşündü. Üzerine süt dökmüştü.

Dilem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin