(Medya, Yaşlı Amca - Yakamoz Güzeli)
İyi okumalar ❤️
Mangalda yapılan etler çoktan yenmiş, çarpan güneş ve sıcak yüzünden içilen alkoller içeni çakır keyif etmiş ve herkes keyfi yerinde iken sohbete dalmıştı.
Yeliz'in bulundukları şehrin bir ilçesinde Türkçe öğretmeni olarak çalıştığını ve görev yerinin özel bir okul olduğunu öğrenen kızlar, Yeliz'i soru yağmuruna tutmuştu.
"Çocuklarla çalışmak kolay mı?"
"Bütün sınıfa hakim olmak zor mu?"
"Sözünü dinlemediklerinde ne yapıyorsun?"
Bunlar ve benzeri sorular havada uçuşurken Yeliz hepsini tek tek cevaplıyordu. Kendisinin üçüncü görev yılıydı ve yaptığı mesleğe seneler geçtikçe alışmıştı. Ona en çok soru soran ise Ezgi'ydi. Yeliz ilköğretim kademesinde çalışıyor olsa da yine de meraklanmıştı. Kendisi okul öncesinde çalışmak istiyor ve ne kadar çocukları sevse de bir sınıf dolusu çocuktan korkuyordu.
Samet de aynı okulda kantin işletiyordu. Zaten okulda tanışmış ve biraz konuştuktan sonra sevgili olmaya karar vermişlerdi. Biraz da onların ilişkisi ve Koray ile Ezgi'nin evliliği konuşulduğunda Yankı daha fazla sabredememiş ve oturdukları yerden görünen denizi göstermişti.
Mangal yerinin hemen kenarında bir nehir vardı, ilk geldiklerinde Yankı'nın dikkatini bu nehir ve üstüne uçuşup duran kuşlar çektiği için deniz diye ısrar etmemişti. Şimdi ise kuşlardan ve nehirden hevesini almış, karnı da doyduğu için aklı hemen denize kaymıştı. Diğerleri de sıcak havadan bunaldığı için Yankı'nın isteğini geri çevirmemişti.
Mangal malzemelerini ve eşyaları arabaya yüklemeye başlayan erkekler sahile sonradan ineceklerini söylediğinde kızlar önden gitmeye karar vermişti. Çoktan mayosunu giyen Yankı ise küçük can simidini bile beline takmış, plastik sandaletleri ve hasır, büyük şapkası ile elinden tuttuğu annesini denize çekiştiriyordu.
"Yankı'cım gidiyoruz ya işte, niye bu kadar acele ediyorsun?"
"Anne, deniz."
Ezgi küçük çocuğun hevesli haline bir şey demeden kendini çekiştirmesine izin verdi. Sırtında Koray ve kendisi için hazırladığı çanta vardı. Hemen arkalarında kalan arkadaşlarına baktı ve hararetle bir şeyler konuştuklarını görüp adımlarını yavaşlattı. Yeliz de onlarla gelmeye karar vermişti.
"Giyinme kabinleri nerede?"
Yaklaştıkları sahile bakarak sormuştu Yeliz.
"Sahilin girişinde var iki tane, kadın ve erkek için ayrı olarak. Yanında da duşlar ve küçük bir büfe olması gerekiyor."
Ezgi'nin söyledikleri ile etrafta daha dikkatli bakan kız bahsedilen yeri görmüştü. Sahile ulaşmaları için küçük bir merdiven inmeleri gerekiyordu. Tam o merdivene geldikleri anda etrafında toplanan genç grubunu görmüşlerdi. Ellerinde biraları ve yanlarında duran düşük model arabadan açtıkları müzik ile klasik ergen grubuydu.
Ezgi onlara kısa bir bakış attığında erkeklerin gözlerinin onlarda olduğunu gördü ve içinden bir sabır çekip yan tarafında duran arkadaşlarına baktı. Gül'ün bakışları ise çoktan şahin misali o tayfanın üzerine kilitlenmişti.
Arabanın kenarına oturan ve diğerinden büyük duran çocuğun diğerlerine arkalarında duran Gül ve Sanem'i gösterip güldüklerini görmüştü. Zaten hepsi maximum yirmi yaşında ya vardı ya yoktu. Yazlık yerde olmalarına rağmen giydikleri kıyafetlerin gösterilmesi, olayın sadece kıyafet ya da görüp görmeme ile alakalı olmadığını gösteriyordu. Onlar ve onlar gibiler her zaman vardı ve ataerkil toplum kadının üzerine tüm sorumluluğu bırakıp onlara arka çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilem
FanfictionEzgi, nenesi ölünce kimsesiz kalmış, hayatını dul bir adam olan Koray ile birleştirmişti. Koray'a eş, oğluna anne olacaktı. Olacak mıydı? Olabilecek miydi? 15.12.2020 Yaş farkı Yetişkin içerik 🔞