9.BÖLÜM

119 9 0
                                    

Biraz geç geldi kusura bakmayın artık. Mesajlarınız için tekrar çok çok çok teşekkür ederim. Iyiki varsınız ♡♡♡
Keyifli okumalar :))

Yanına sandalyeyi çekerek oturdum.

- Ezra ben özür dilerim bilmiyordum. Yoksa yardım ederdim. Ya Elif bizi görmeseydi. O zaman napardım sensiz. Kendimi asla affetmiyeceğim. Hadi inatçı daha benden özür dileceksin

- Ukala

Kafamı kaldırıp yorgun gözlerine baktım.

- Aramıza hoşgeldin.

- Az daha benden kurtuluyordun.

- Artık birdaha ki sefere.

- Ağlıyormusun sen yoksa.

- Hayır canım ne alakası var şimdi.

- Özür dilerim çok sert davrandım ama ben-

- Tamam Ezra bende özür dilerim bak ödeştik şimdi hadi dinlen sen yarın çok işimiz var.

Doğrulmaya çalıştı ama omuzlarından tutup yerine yatırdım. Anlından öpüp odadan çıktım. Elif kapıda beni bekliyordu.

- Ezra biliyor mu?

- Neyi?

- Büşra'yı..

- Hayır söylemedim.

- Söyleyecek misin peki?

- Hayır.

- Bilmeye hakkı var.

- Ben yıllardır onun gölgesiyle yaşadım. Ezrayla yeni bir hayata başlamak istiyorum. Büşra'nın olmadığı bir hayat.

- Sonradan duyarsa geri dönüşü olmaz biliyorsun demi?

- Biliyorum tabi sen söylemezsen duymaz.

- Ne yaparsan yap ama birgün öğrenirse onun yanında olurum bilmiş ol!

- Öyle birşey olmayacak Elif.

- Ne halin varsa gör.

- Ozan nerede?

- Kahve almaya gitti. O nasıl peki?

- Uyuyor şimdi ben bur Ozan'a bakayım.

Kafeteryaya inince Ozan'ı aradı gözlerim. Elinde iki kahveyle bana doğru geliyordu.

- Niye anlattın?

- Israr etti anlatmak zorunda kaldım.

-Ezra'nın bilmesini istemiyorum duydun mu bu sefer o çeneni kapalı tutucaksın.

- Ne halin varsa gör Mert!

- Dur bir dakika siz bu sözü anlaşıpta mı söylüyorsunuz?

- Yine ne saçmalıyorsunuz sen?

- Elif diyorum o da aynı şeyi söyledi.

- Belkide ne halin varsa görmelisindir.

- S*ktir git Ozan!

- Sende Mert.

Bahçeye çıktım hava kararana kadar oturdum. Ozan'la Elif geldiler yanıma.

Elif:

- Mert Ozan'la eve gidin ben kalırım.

- Olmaz ben kalıcam.

- Sen hiç laftan anlamazmısın belki birşeye ihtiyacı olacak sana söyleyemeyeceği birşey.

- Mert gidelim biz hadi.

- Sabah erkenden geliriz birsey olursa ara beni.

- Tamam hadi gidin

Ozan'la arabaya yöneldik.

- Ben kullanırım sen bu kafayla hiç birşey yapamazsın.

Anahtarları ona verip koltuğa yerleştim. Eve gidince sofra hala ortadaydı.

- Niye toplanmadı burası.?

- Mert bu sofrayı Ezra hazırlamıştı. Elif kaldırmalarını istemedi.

- Niye o hazırladı ki bunun için para alan başkaları var.

- Sanırım tartışmışsınız özür dilemek için yapmış.

Öylece masaya baktım. Benim için uğraşmıştı. Benden özür dilemek için peki ben ne yaptım onu ölüme terkettim. Hic birşey demeden odama yöneldim. Iceri girdiğimde yerdeki kulaklığa baktım. Elime aldığımda hala aynı şarkı çalıyordu. Eğer bir müzik hoşuma giderse tekrar tekrar dinleme özelliğine sahip biriyim. Onun odasına girdiğimde herşey yerli yerindeydi. Pijamaları katlanıp ayak ucuna koymuş. Elime alıp kokusunu içine çektim. Huzurun ta kendisiydi. Yatağının üzerindeki ayıcığı alıp uzandım. Bu yaşa gelmiş hala oyuncaklarla uyuyor. Gözlerimi kapatıp kokusuyla uykuya daldım.

Sabah Ozan'ın sesiyle uyandım. Beni odamda bulamayınca buraya bakmış. Saat 7'ye gelmişti. Duş alıp evden çıktık. Hastaneye geldiğimizde Elif sandalyede Ezra ise yatağında uyuyordu. Ozan Elif'le seslenerek uyandırdı ve odadan çıktılar. Bense uyandırmaya kıyamadığımdan yanına uzandım. Dakikalarca onu izledim. Melekler gibi uyuyordu. Hemşirenin gelmesiyle gözlerini açtı. Beni görünce yüzünde bir gülümse belirdi.

- Sen burada mı kaldın?

Anlına küçük bir buse bırakıp yanından kalktım.


Bir şey yapmadan önce iki kez düşünün..
Unutmayın tek sorumlu sizsiniz...
Kendinize iyi bakın :D

Yarım Kalmış Hayatlar (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin