- Yalan söylüyorsun ben ve seni öpmek.
- O değil de dudaklarının tadını beğendim. Dedi gülerek
- Defol git odamdan!!
- Abartma güzelim eminim eski sevgilinle daha ileri gitmissindir..
- Ne diyosun sen diyerek üzerine atladım. Yatağımdan fırlamamla gözüne yumruk atmam arasında birkaç salise vardı. Neye uğradığını şaşırdı.
- Naptığını sanıyorsun sen gel buraya.
Iş ciddiye binmişti koşarak odadan çıktım. En çok emin olduğum konu tazı gibi koşabildiğimdi. Hemen avluya indim. Kaçarken de yardım istemeyi unutmadım. Aşağı indiğimde herkes bize bakıyordu. Mert hala peşimde gözünü tutarak kosuyordu. Sen hem beni öp sonrada yumruğu atınca peşimden koş oldu canım başka. Yaklaştığını hissedince sokağa attım kendimi. Bu adam hiç yorulmazmıydı. Derken bir köpek sesi geldi. Galiba gerçek yüzünü gösterdi biliyordum uyuz olduğunu ama bu kadar erken göstereceğini bilmiyordum. Arkamdan Ezra kaç diye bağırdı. Dönüp baktığımda kocaman bi köpek peşimizden geliyordu. Bi bu eksik zaten. Önce Mert sonra sözde en sadık hayvan olan aslan gibi köpek. Yemisim hayatını bu yaşta neler yaşıyorum ben. Daha hızlı koştuğumu sandığımda Mert'in yetiştiğini görünce daha hızlı koşmaya başladım. Birden o olay oldu. Beyfendi koşarken ayağı taşa takıldı. Yere düştüğünde önce kaçıp intikamımı almayı düşündüm ama sonra vazgectim. Durup kalkması için yardım ettim. Tabi küçük köpekcik dururmu atladı üstümüze Mert'in bacağını benim ise kolumu ısırdı. Yoldan geçenler bizi kurtarmayı akıl edip yardıma geldiler. Sonrada ambulansı arayıp gittiler. Insanlik ölmüş bunlarda. Soluğu hastahanede aldık. Bende pek hasar yoktu ama Mert 2 gün yatağa mahkum kalmıştı. Sanki üzülmüstüm. Onu eve bıraktım. Mehmet bey bizi görünce şaşırdı. Hemen yatağına yatırdık. Geçmiş olsun diyerek odadan ayrıldım. Insan bir teşekkür eder ama nerde..
Eve gidince odama çıktım. Kimseye bişey söylemeden üstümü değiştirip çalışma odasına geçtim. Tabi Elifte arkamdan geldi. Neler olduğunu sorunca kısa olarak anlattım. Herzamanki gibi telaşa kapıldı. Hemen onu odadan def edip çalışmaya başladım. Belkide 3 saattir aralıksız çalıştım. Sonra boynumun tutulduğunu hissedince odama geçip yatağa attım kendimi. Sabah erken kalkmıştım. Aşağı indiğimde mutfaktan kahkaha sesleri geliyordu. Emine abla yine türküler uyduruyor kızlarda ona gülüyordu. Yanlarına gittim. Eskiden hep erkenden kalkar onlara yardım ederdim. O günleri özledim. Dertsız başım ağrısız başım ohh. Hemen işe giriştim. Salatalıkları ben doğradım ekmekleri kızarttım. Babamlar da kalkınca sofraya oturduk. Kahvaltıdan sonra Emine ablaya bir arkadaşıma hasta ziyaretine gidecegimi söyleyip börek yapmaya ikna ettim. Neyli sevdiğini bilmediğim için bir tepsi peynirli bir tepsi kıymalı bir tepside patatesli yaptım. Hepsinden biraz alıp küçük kutulara koydum. Arabaya atlayıp Mert'in evinin yolunu tuttum. Yolda acaba hatamı yapıyorum diye düşündüm. O beni öpmüstü ve üstelik ağza alınmayacak şeyler söyledi. Bende suçluydum o kadar içmesem o olay olmazdı bende gözüne yumruk atmazdım. Kaçmasam köpek ısırmazdı. Her türlü ben daha suçluydum. Evlerine geldiğimde annesine halini hatrını sorduktan somra yanına gittim. Iceri girdiğimde uyuyordu. Sessizce yanına yaklastım. Bebek gibi bir yüzü vardı. Dudakları hafif pembe gibiydi. Eğilip kokusunu içime cektim. Geri çekildiğimde bana baktı. Yok artık uyanıkmıydı. Gözlerime bakıp gülümsedi.
- Hoşgeldin Ezra seni beklemiyordum.
- Bende kendimi beklemiyordum ama geldim iste. Nasılsın?
- Biraz daha iyiyim ayrıca çok sıkıldım. Sende gelmesen öldürdüm heralde.
- Allah korusun Mert öyle konuşma.- Elindeki ne?
- Sana getirdim.
Açtığımda gözlerini kocaman açıp bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalmış Hayatlar (Düzenlenecek)
RomantizmOnların hayatları hep yarımdı.. Birbirlerinin eksikleri aslında onları bir yapandı..!