"Senin yüzünden oldu."
"Sorumsuzsun! Cesaretsizsin!"
"Maksymilian, hakkındaki gerçekleri bilmeyi hak ediyor!"
"Kapa çeneni! Sen, onu hak etmiyorsun!"
"Friedrich'i, asıl sen hak etmiyorsun!"
"Buna izin vereceğimi nereden çıkardın?"
Maksymilian, sesler duyuyordu ancak nereden geldiklerini kestiremiyordu. Çok fazla ses vardı. Bağırıyor, kavga ediyor, haykırıyorlardı. Bazen bir şeylerin kırıldığını duyuyordu, bazen tabak çanak sesi. Bazen ne dediği anlaşılmayan, sinir bozucu fısıltılar...
Bir rüyalar, daha doğrusu kabuslar denizinde yüzüyordu. Kıyıya ulaşmaya çalışmanın bir anlamı yoktu; bu yüzden Maksymilian, dalgaların onu istediği yere sürüklemesine izin verdi.
***
"Maksy!"
"Baba!"
Küçük çocuk, minik adımlarıyla koşabildiği kadar hızlı koşarak kapıya ulaştı ve yukarı doğru sıçrayarak kendisini babasının kucağına attı. Asker üniforması içindeki adam, oğlunu kucaklar kucaklamaz onu öpücüklere boğmaya başladı.
Birbirlerine olan özlemlerini giderdiklerinde adam, kafasını çekti ve oğlunu incelemeye başladı.
"Büyümüşsün," dedi gülümseyerek. "Saçların da uzamış."
Oğlan, başını babasının omzuna yasladı ve üniformaya asılı madalyalardan birine dokundu. "Bu yeni," dedi hevesle. "Babam yine kahraman oldu!"
Adam gülümsedi ve oğlunu tekrardan öptü. O sırada yaklaşan topuk sesleri duyuldu. Biri, merdivenlerden inerek onlara doğru yaklaşıyordu.
"Dönmüşsün."
Adam, oğlunu yere bıraktı ve derin bir nefes aldı. "Döndüm, Fransizka."
"Önümüzdeki hafta geleceksin sanıyordum."
"Maksymilian'ı görebilmek için erken dönmek üzere izin aldım."
Kadının genç yüzü soldu. Oğlan, neler olduğunu anlamadan babasının bacakları arasında dört dönüyor, babasının bir an önce üzerini değiştirip kendisiyle oynamasını istiyordu. Bu isteğini açıkça belli etmek için birkaç defa babasını dürttü ancak adam, keskin gözlerle karısına bakıyordu.
Merdivenlerden bir ses daha duyuldu. Yeni uyanmış olduğu belli olan bir adam, yarı çıplak merdivenlerden iniyordu. Kum rengi saçları, oğlanınkiyle ve kadınınkiyle aynıydı.
Kadın nefesini tuttu ve dehşetle arkasına döndü. Gelene yalvaran gözlerle bakıyordu ancak adam, oralı bile olmadı.
Çocuğun babası derin bir nefes aldı. Sabırlı olmaya çalışıyor gibiydi. "Sana bu ilişki bitecek dedim, Fransizka. Ben yokken yine mi yaptın? Yoksa yokluğumdan yararlanmak için mi beni göreve yollayıp duruyor?"
"Rowland!" diye haykıran kadın, kocasına doğru atıldı. "Maksymilian burada, lütfen."
Adam, karısına tiksinir gibi bakarken hala merdiven basamaklarında durmakta olan diğeri kahkaha attı. "Yeni mi farkına vardın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlar Arasında
FantasyZehirli gazların ve tehlikeli atıkların kuşattığı dünyada, en yüksek dağların tepesine kurulmuş on iki şehir, dünyada "güvenli bölgeler" oluşturmayı başardı ve bu güvenli bölgelere yerleştirdiği insanları, kendi medeniyetini yükseltmek için kullandı...