¿48

163 14 49
                                    

Heyyyyoooo ben geldiiiiiimmmm

Hala hikayeyi okuyan varsa teşekkür ediyoruuumm

Bundan sonra sık sık bölüm atacağım:)

......

Aşırı kalabalık olmayan kafe-bar tarzı yere girdiğimde tanıdık bir yüz görmeyi bekledim. Bu gece ben,Özgür, Nil, Tuğrul, Rüzgar ve Ece bir buluşma ayarlamıştık. Nil ile konuştuktan sonra kendimi daha iyi hissetmiştim. Rüzgar'ı belki geri kazanabilirdim. Belki...

Karşıdan bana el sallayan Nil'i gördüğümde gülümsedim ve masalarına doğru yaklaştım. Herkes masadayken Rüzgar yoktu. Nil oturmam için yana kaydığında gülümseyerek eteğimi biraz aşağı çektim ve kendimi rahat görünen kadife koltuklara bıraktım. Hepsi ile selamlaştıktan sonra etrafa bakındım.

"Bakma etrafa Rüzgar sahne alıyor burda bazen. Hazırlık yapıyorlardır büyük ihtimalle."

Nil kulağıma fısıldadığında yüzüne baktım ve gülümsedim. Nil ile çok iyi arkadaş olacağımıza emindim. Hem beni anlıyor hem de samimiydi.

"Ee Gül gelecek mi senin arkadaşın?"

Özgür bana doğru sorduğunda başımı aşağı yukarı evet anlamında salladım. Ankara'da yakın arkadaşım olan Deniz haftasonu olduğu için ailesini görmeye İzmir'e gelmişti. Bende görüşmek için yanımıza gelmesini söylemiştim. Telefonumu elime aldığımda oturduğum yerden kalktım.

"Ben bir arayayım onu geliyorum. "

Çıkışa doğru yürürken sırtımdaki bakışları hissediyordum. Çıkışa vardığımda telefonumu açtım ve bir süre ana ekranda olan Rüzgar ile fotoğrafımıza baktım. Özlemiştim. Hem de çok fazla. Dalıp gitmemek adına Deniz'in ismine tıkladım ve kulağıma götürdüm. Kısa bir zaman sonra telefonu açtı.

"Nerdesin Deniz?"

"Yoldayım kuzu, hatta varmak üzereyim."

"Hmm iyi o zaman. Girişte bekliyor olacağım seni."

"Hayır içeri gir sen üşürsün bak."

"Deniz..."

"Sarışınım gir içeri dellendirme beni."

Sesli bir şekilde ofladım ve ayağımla ritim tutmaya başladım. Deniz hep biraz pimpirikli olmuştu.

"Tamam Deniz tamam."

Telefonu kulağımdan çektim ve yüzüne kapattım. Deli ediyordu bu çocuk beni. Tekrar mekana girmek için arkamı dönmüştüm ki Ece'yi gördüm. Kollarını birbirine bağlamış bana bakıyordu. Anlamazca yüzüne baktım ve tek kaşımı kaldırdım. Ne işi vardı bunun burada?

"Ah şey biraz konuşmak istiyorum Gül."

Başımla onayladım ve yanıma gelmesini izledim. Üzerine giydiği siyah kısa elbisesi ve siyah uzun saçları çok güzel görünüyordu. Dudaklarını birbirine bastırdı ve konuya nasıl gireceğini düşünmeye başladı.

"Rüzgar hakkında konuşmak istiyorum. "

İsmini duyduğum gibi yine içimde kıpırtılar oluşmuştu bile. Rüzgar'ın üzerimde tahmin edemeyeceği kadar büyük bir etkisi vardı.

"Senin Rüzgar'ın eski sevgilisi olduğunu biliyorum. Sana ne kadar aşık olduğunu, senin için ne kadar ağladığını, üzüldüğünü hepsini biliyorum Gül."

"Konuyu nereye bağlayacaksın merak etmiyor değilim. "

Gözlerini kaçırıp gülümsedi ve elini kaldırıp saçını kulağının arkasına sıkıştırdı.

"Bak Rüzgar sen yokken çok zor zamanlar geçirdi ve yanında hep ben vardım. Ben dinledim ve ben destek oldum ona. Şimdi tekrar onun hayatına girmeni ve yine onu enkaz haline getirmeni istemiyorum. Onu seviyorum ve zarar görmesini hiç istemiyorum. Hala Rüzgar'a karşı hislerin var mı bilmiyorum ama lütfen ondan uzak dur. Bir yıkımı daha kaldıramaz. Üstelik Rüzgar benimle beraber. Onun kafasını karıştırma bir yüzüstü bırakılmayı daha haketmiyor çünkü. "

Dedikleri gözlerimin dolmasını sağlamıştı. Ben getirmiştim onu bu hale. Hepsi benim suçumdu. Ben bırakmıştım onu. Dolu gözlerimle gülümseye çalıştım ve Ece'nin yüzüne baktım.

"Rüzgar benden nefret ediyor Ece. Bir daha birlikte olma şansımız yok. Sadece Özgür ortak arkadaşımız ve aynı ortamlarda bulunuyoruz. Onun kafasını karıştırmak gibi bir niyetim yok. Şunu söyleyeyim ki ben hiç bırakmak istemedim onu ama zorundaydım. Ah neyse boşver. "

Ece anlamazca yüzüme bakarken onu geride bıraktım ve içeri girdim. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Masamıza doğru ilerlerken sahnede yıldız gibi parlayan Rüzgar'a döndü bakışlarım. Mikrofonu düzeltiyor ve arkasındaki adamla konuşuyordu. Nil'in yanında yerimi aldığımda bakışlarımı tekrar sahneye çıkardım. Rüzgar tüm mükemmeliğiyle karşımdaydı.

"Baylar, bayanlar ve kalbi kırık olanlar. Hepiniz hoşgeldiniz."

Rüzgar'ın sesini duyduktan hemen sonra etrafımızdan yüksek sesli bir alkış kopmuştu. Etrafa büyüleyici bir gülümseme bıraktı ve sahnenin ortasındaki sandalyeye hafifçe oturdu.

"Bu şarkı sizi yarı yolda bırakanlara, kalbinizi kıranlara ve affedemediklerinize gelsin."

İkimizde aynı anda buruk bir şekilde gülümsediğimizde şarkının notaları yavaşça çalmaya başlamıştı.

"İnanmak, inanmak istiyorum sana,

Anlatsana her şeyi baştan,

Bir daha çok sevsen de gitmelisin,

Öyle ki bence sen yalancının birisin. "

Gözlerini kapatmış kendini şarkıya vermişken bile yüzündeki kırgınlık buradan bile okunuyordu. Kırgındı. Çok fazla kırgındı.

"Söylesene sevdam,

Bu nasıl, bu nasıl veda,

Bu nasıl yalan? Sen kaçıncı yalancı ömrümden çalan"

Gözlerim dolduğunda kimseye farkettirmeden sildim ve sahneye baktım tekrar. Rüzgar şarkıyı bitirmiş alkışları kabul ediyordu.

"Bu gece burada olan herkese teşekkürlerimi iletiyorum. Birkaç şey söylemek istiyorum. Hepimiz aşık olmuşuzdur hayatımızda. Özlemişizdir, sevmişizdir, çok sevmişizdir hatta kırılmışızdır. Onsuz yapamam demişsinizdir. Hala diyenler vardır belki. Demeyin. Çünkü onsuz da yaparsınız. Hatta çok güzel yaparsınız. Öyle güzel yaparsınız ki hiç olmamış gibi olur. Unutmayın kimse vazgeçilmez değildir. Hepinize iyi geceler."

Hayır Rüzgar, sen vazgeçilmezsin






Evet beybisular kimsin'e sonunda bölüm attım sizi seviyore❤

Kimsin? [Yarı Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin