Ahsen...

21 18 3
                                    

Saat 00:16 olmasına rağmen hâlâ şirketteydik. Buranın bu kadar sıkıcı bir yer olacağını nereden bile bilirdim ki?

Çelebi amca sıkıcı olduğu kadar, önemli de olan toplantıları ile uğraşırken, biz onun odasında bomboş oturmaktan başka hiçbir şey yapmıyorduk.

Yaklaşık yarım saattir gözümü bile kırpmadan baktığım telefonumun şarjı bitince ister istemez dış dünyanın farkına vardım. Başım da oldukça yoğun bir sızı vardı. Anlık bir refleksle elim başımı buldu. Birşey arıyorcasına gözlerim kısık bir halde etrafı inceledim. Oturduğum rahat koltuktan kalkıp Çelebi amcanın masasına doğru ilerledim. Masanın etrafına bir şarj aleti bulma ümidi ile göz gezdirdikten sonra Mert'e seslendim...

"Mert şarj aletin var mı?" cevap vermedi. Birkez daha seslendim
"Mert kime diyorum?" cevap vermemesi sinirimi bozdu.

Hiddetle ona doğru ilerledim. Zaten şu Ahsen'le olan uyumlarından ona karşı anlamsız bir öfke peydah olmuştu. Bir de üzerine beni duymazdan gelmesini kaldıracak halde değildim.  Gördüğüm manzara karşısında birkaç saniyelik şok geçirdim. Buna neden bu kadar şaşırmıştım bilmiyorum. Onu uyurken ilk kez görmüyordum ya!  'Allahım! Bir insan uyurken bile nasıl bu kadar tatlı olabilir ki?'

Saçlarının dalgalı uçları gözlerinin önüne düşmüş, boynu havanın neminde biraz terlemiş bir haldeydi.

İçimdeki ona tapan taraf bir anda bütün benliğimi ele geçirdi. 'Bu haliyle bile olağanüstü olması yasa dışı olmalı' diye geçirdim. ellerim istemsizce saçlarına gitti. Mantığım beni tokatlarcasına çırpınırken, ben ona aldırmadan devam ediyordum. Aslında bu tavırları sergileyen deli cesaretli o kişi ben değildim. Uzaktan bir kumandayla kontrol ediliyor gibiydim. Mantığımı dinlemeye çabaladıkça daha da dibe batıyordum. Adeta bir bataklığa düşmüşüm ve debelendikçe içine çivileniyor gibiydim. Zaman sanki durmuştu. Hem de hiç durmaması gereken bir anda durmuş, ve beni bu zamanda çivilemiş gibiydi.

Ellerim saçlarını, ardından yavaşça yanağını buldu. Ona hem bu kadar yakın olup, hem de bu kadar uzak olmak hiçte adil değildi.

Bir müddet düşüncelerimle boğuşurken, irkilerek geri çekildim. 'Napıyorum ben? Sevdiğimi söylediğim çocuğu resmen taciz ediyorum.' Babasının kızı gibi davranıyordum. Bunun onun yaptığından hiçbir farkı yoktu. Masumane bile olsa onun izni olmadan...
Bu doğru değildi.

Bir adım daha geri çekildim. Gözlerimi ellerimi buldu. Korku içinde titreyen ellerime baktım.

Ben cidden babasının kızı mıyım?

Şuan da birinin, her hangi birinin bu soruya "hayır!" diye haykırmasına o kadar ihtiyacım vardı ki!

Gözlerim ellerim de bir masumun kanı varmış gibi ürkek ve bir o kadar da tiksinir şekilde ellerimin üzerinde kenetlenmişti.

PERÌODOSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin