"Bir mevlevi selamı ile ayrılıyorum,
bu gece;
Senden sevgilim..
Aslında gitmelerim senden değil!
Kendimdendir, bil istedim.Kaderin kudretli ellerinde ;
Ayrılıyorum bu şehirden,
Senden, en çokta kendimden...Bir sarhoşluk var bedenim de,
Bir yıkılmışlık!
Adını koyamadığım bir boşluk,
Bir yokluk var içimde...Hoşçakal.
Hoşça, kal!
Bu gece gidiyorum,senden
En çokta kendimden... "Bazen sevgiyi en güzel anlatan bir hoşçakaldır. En saf haliyle, en çıplak haliyle sadece bir hoşçakal...
'Gitmek yeterince zorken, bir de seni düşünmeden edemiyorum.' Demenin en yalın halidir.
Hoş kal. İyi kal. Hep benim bildiğim o insan olarak kal. Demenin en naif yoludur.
Hayatımız da gidenler de olacak, kalanlar da. Hatta bir gün giden olacağız, bir gün kalan...
Kader en çok hangisini yakıştırmışsa bize o olacağız.
'Ben asla gitmem!' demeyin. Üstadın dediği gibi; "içimiz hep bir hoşça kal ülkesi"
Hayatınız da belki de şu ana kadar hiç giden olmadınız. Hatta belki hiç gideniniz de olmadı. Ama elbet gidilir. Ya birilerinin ayrılık vakti gelir, ya da sizin...
Hayat bu illaki ayrılıklar olacak. Sonsuz bir birliktelik için önce büyük bir ayrılık gerekir. Adettir sevenler erken ayrılır.
Güzel olan herşeyin sonu gelir.
Kim bilir belki de;
Sonsuz bir başlangıçtan önce, ayrılmak gerekir. Belki de bu ayrılıklar, birbirimizin kıymetini bilmek ve daha güzel sevmek içindir.***
Sokak lambalarının loş ışıkları altında, geceye hükmeden sessizliğe, ayakkabı tıkırtılarımıza eşlik ediyordu.
Bir noktandan sonra ayakkabılarım rahatsız edici, gereksiz bir hal aldı. Ayağımın altındaki kaldırımla, adeta dans ediyor gibi çıkan takırtıların sesi dayanılmaz bir hal alırken, öfkeyle onlardan kurtuldum.
Çiğdem şaşkınlıkla ne yaptığımı izlerken, ardımda bıraktığım ayakkabılarla koşar adım yanıma geldi.
"Çıplak ayak ne kadar yürüyebilirsin?"
Omuzumu silktim. "Nereye kadar olursa"
Eğildiği zaman dikkatim tamamen ondaydı. Ayakkabılarını çıkardığını gördüm.
Şaşkınlıkla. "Sen, ne yapıyorsun şimdi?"
"Senin yaptığını, annem keşke şu anı göre bilseydi."
Anlamsızca yüzüne baktım. Bir açıklama beklediğimi fark ettiği an devam etti. "'Kızım arkadaşların kendini bir binadan atsa sende mi atacaksın?' Sorusunu artık sormazdı fena mı?" dedi. Sen şakrak sesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERÌODOS
RomanceÖz yurduna garip düşen, yüreğinin kamburuyla bir yaprak misali savrulan bir kızın hikayesi... Aile içinde ki uyumsuzluklar ve bitmek bilmeyen çatışmalar. Benliğinden uzaklaşma korkusu çeken bir kızın sevdası ile savaşı arasında verdiği büyük mücadel...