"Gençler acaba biraz sakin mi olsanız! Sizi sakinleştirmek için Pınar'la ilgilenemiyoruz"
Kahraman'ın uyarıcı ses tonu Mert ve Çiğdem'i kendine getirdi.
Melek Hanım da başını olumlu anlamda sallarken, bir doktor arkadaşından yardım istedi. Arkadaşı kısa süre içinde Melek Hanımların evinde oldu. Pınar'ı muayene ettikten sonra bir ateş düşürücü ve ağrı kesici iki ilaç yazdıktan sonra gitti.
Yine de arkadaşları için endişe eden, Çiğdem ve Mert bir an olsun Pınar'ın yanından gitmek istemedi.
Derin ise olanlardan habersiz yukarı katta ki Mert'in odasında uyuyordu.
Melek Hanım mutfaktan hazırladığı kahvelerle salonda bulunan, Mert, Kahraman ve Çiğdem'in yanına gelince, Mert meraklı gözlerle annesine baktı.
"Anne?"
Melek Hanımın bu seslenişi beklediği her halinden belli oluyordu. "Efendim"
"Pınar'ın anne babasının haberi var mı?"
"Hayır aradım ama açmadılar. Hem telaş yaptırmaya gerek yok. Demek ki işleri var."
Çiğdem elindeki kahveyi izler halde "Evet kesin çok telaşlanırlar" zihninde ki düşünceyi farkında olmadan dile getirirken hava da ki gerginlik iyice artmıştı.
Herkes ona tip tip bakarken, zorla kahveden bir yudum aldı. "Özür dilerim. Öyle demek istememiştim."
Aslında herkes farkındaydı. Tam da öyle demek istediğinin...
Hatta Kahraman bile farkındaydı. Evet Pınar'ı pek tanımıyordu. Ya da ailesini ama Pınar'ı umursayan bir ailesi olmadığının, Kahraman bile farkına varmıştı.
Pınar sonunda kendine gelmişti. Etrafındaki insanlara hızla göz gezdirirken, doğruldu.
Oldukça yüksek bir ses tonuyla " Derin?"Sesindeki endişe ve korku herkes tarafından hissedilirken, Melek Hanım endişe etmesine gerek olmadığını, yukarıda Mert'in odasında uyuduğunu söyleyince, Pınar rahat bir nefes verdi.
"Peki..." duraksadı. Utançla konuşmaya devam etti. "Beni bu halde görmedi, öyle değil mi?"
"Hayır, hayır görmedi." dediler hep bir ağızdan...
Kahraman Çiğdem'e göz işaretiyle 'artık kalkalım' derken, Çiğdem sesli bir şekilde "biraz daha kalsaydık"
"Hadi Çiğdem. Hadi abim. Burada geceliyecek değiliz ya?..."
Ardından Melek Hanım'a dönüp iyi akşamlar dileyip, evden çıktılar. Çıkarken Çiğdem hala endişeyle "birşey olursa haber edin" diye sıkı sıkı tembihliyordu.
***
Gece ve uyku bastırınca hepimiz odalara çekildik. Ben Derin'le birlikte Mert'in odasında kaldığım için kendimi şanslı hissediyordum. Derin'i uyandırmak istemediği için odasını bu günlük bize bırakmıştı.
Kullandığım ağrı kesi ve ateş düşürücüden sonra kendimi daha iyi hissediyordum. Herkes uyuyor oluşuna güvenip, aşağı kata indim. Mutfaktan bir bardak su içtikten sonra salondaki pencereden evimize baktım.
Saat gecenin 03:00'ydü. Buna rağmen hâlâ evimizin ışıkları yanıyordu. Eve gidip, herşey yolunda mı kontrol etmek istedim. Askıdan aldığım rastgele bir ceketi üzerime giyip,çıktım.
Hava yaz mevsimi olmasına rağmen oldukça soğuktu. Ya da hasta olduğum için bana öyle geliyordu...
Sokağa çıktığımda bir karartı gördüm. Bu saatte kim olabilir? Diye düşünerek birkaç adım yanına yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERÌODOS
RomanceÖz yurduna garip düşen, yüreğinin kamburuyla bir yaprak misali savrulan bir kızın hikayesi... Aile içinde ki uyumsuzluklar ve bitmek bilmeyen çatışmalar. Benliğinden uzaklaşma korkusu çeken bir kızın sevdası ile savaşı arasında verdiği büyük mücadel...