'Şu koca dünyada kaç milyon çocuk babasız büyüyor. Belki benim yaşlarımda belki de yeni doğmuş bir bebek...
Onlarla aynı dünyayı paylaşırken babamın varlığından şikayetçi olamam. Onlar hayatları boyunca bir baba özlemiyle yanıp tutuşurken; ben şımarıklık yapamam...
Şahit olduğum olaydan sonra her gün, her saat, her dakika, her saniye dua ettim.
"Lütfen Allahım! Babamdan nefret etmiyim."
"Lütfen bir gün babamdan nefret etmek zorunda kalmıyım..."
Babamdan nefret etmekten korkuyorum. Hayatım da hiçbir insandan nefret etmemişken babamdan nefret etmek istemiyorum!...
Yaşattığı acıların, kırdığı çanların, yok ettiği ruhların acısını nasıl dindiririm ki...
Şu saatten sonra toz pembe bir hayatımızın olmayacağını biliyorum. Ama yine de iyi bir insan olması için ona bir şans vermek istiyorum. Ondan kaçmak istemiyorum! Belki zamanı düzeltemem ama belki sonrası için iyi birşeyler yapabilirim...'
Akşama doğru yağan yağmur taneleri birbiriyle yarışıyorcasına pencereye çarparken, sabahtan beri insanı yakıp, kavuran o sıcak güneşten saatler içersinde eser kalmayışını günün en güzel saati olabilir.
Pınar'ın Odasında yağmur yağışını izleyen Derin ablasına dönüp, "eve tam vaktinde gelmişiz" dedi. Yağmur altında kalmadığı için kendisini şanslı sayıyordu. Her insan gibi...
Pınar pencereye doğru ilerledi. Sanki o keskin koku Pınar üzerinde nir hüküm kurmuş ve kendisine çekiyormuş gibiydi. Pencereyi sonuna kadar açtı. Kap karanlık olan gökyüzüne bakar halde başını dışarıya doğru çıkardı. Derince bir nefes aldı. Aldığı nefesi ciğerin de hapsetmek ister gibi birkaç saniye öylece bekledi...
Yavaş ve sakince nefes verirken başını tekrar odaya çekti. Hızla yağan yağmurların altına elini uzattı avuç içine dolan yağmur tanelerinin elinin arasında kayıp gitmesine izin verirken, pencereyi de kapamıştı.
"Abla telefonuna bir mesaj geldi."
"Çiğdem'dir o merak ede dursun hadi odana geç ve hazırlan"
Beni başıyla onaylayıp, kendi odasına doğru ilerledi. O gittikten sonra bende kıyafetlerimi seçmek için dolabımı karıştırdım.
Beyaz papatya desenli bir gömlek ve siyah uzun bir etek seçip yatağın üzerine bıraktım. Ardından üzerimde ki kıyafetlerden kurtulup, hızlı bir şekilde duş aldım.
Ardından yine aynı hızla üzerimi giyinip saçlarımı balık sırtı örüp odadan çıktım. Derin'e yardım etmek için odasına doğru ilerledim. Ama çoktan giyinmiş ve hazır halde beni bekliyordu. Ona yukarıda kalmasını annemden izin alıp çıkacağımızı söyleyip, çalışma odasında olduğunu bildiğim annemin yanına doğru ilerledim.
Annem bir yığın resmi evrakla ilgileniyordu. Ki bu duruma hiç alışık değildim genelde bu tarz işlerle babam uğraşır, annem bizim sorunlarımızla ilgilenirdi.
İçeri girdiğimi fark eden annem gözlüklerinin üzerinden bana bakıp, ne istediğimi sordu.
"Çiğdem'in annesi akşam yemeğine çağırdı. Onlara gidebilir miyiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERÌODOS
RomanceÖz yurduna garip düşen, yüreğinin kamburuyla bir yaprak misali savrulan bir kızın hikayesi... Aile içinde ki uyumsuzluklar ve bitmek bilmeyen çatışmalar. Benliğinden uzaklaşma korkusu çeken bir kızın sevdası ile savaşı arasında verdiği büyük mücadel...