İlk hafta bittiğinde her öğle arasını bahçede geçirmiş olmanın faydasını görüyordum.
Gruplaşmaları çözmeye başlamıştım. Kimler kimlerle takılıyor, nerelerde oturuyorlar, kimlerin sözü geçiyor; hepsi açıktı. İsmimi soran birkaç kişi olmuştu ama onlara yanıt vermenin ötesine hiç geçmedim. Henüz hiçbir gruba dahil olamazdım çünkü en doğrusunun zamanını bekliyordum:
Rüzgarın arkadaş grubuna girmeliydim.
Üvey kardeşime yakınlaşıp babam hakkında daha fazla bilgi sahibi olmam gerekiyordu.
Ona yakın olmadan ne aileye ne de vazgeçemedikleri oğullarına zarar verebilirdim.
Rüzgar sürekli kız arkadaşı Hazal ile birlikteydi. İkisini ayrı gördüğüm zamanlar çok azdı. Aralarına nasıl sızabileceğime dair strateji üretmeye çalışıyordum. Eğer bir şekilde ayrılmalarını sağlarsam işim çok kolaylaşırdı ama henüz bu kadar ileri gitmek için çok erkendi.
Pazartesi günü soyunma odasında karşılaştığım gizemli basketbolcuyu belli başlı aralıklarla Rüzgar'la görüyordum.
İsmi Dolunay'dı.
Okulda görmediğim zamanlarda spor salonunda olduğunu tahmin ediyordum. Ona tekrar yakalanmamak için duş saatlerimi çok çok daha erken veya daha geç aradan çıkartmıştım.
Aslında Dolunay'a kur yapıp oradan bir arkadaşlık başlatabilirdim ama işin tuhaf yanı, o çocuğu okul saatlerinde Rüzgar'la olmadığı zamanlarda sadece bir kez görmüştüm. Hangi sınıfta olduğunu ya da esas arkadaş grubu Rüzgarlar değilse kim, bilmiyordum.
Bu cephelerde de elimin hala boş olduğunu söylemek doğru olacaktı.
Hazal ve Rüzgar bahçeye çıktılar. Herkeste bir cuma günü rahatlığı vardı. Aslında söz konusu okul Atagül Lisesi olunca, her zamanki rahatlığın dışında ekstra bir rahatlıktan bahsetmek gerekirdi çünkü gerçekten öğrencilerin çoğunun dersler umrunda değildi.
Gözde çiftimiz yemek faslını bitirdikten sonra her gün aynı kapıdan çıkıp bankların olduğu tarafa ilerliyorlardı. Çarşamba günü yemekte onlara katılmayı başarmıştım. "Yeniyim, kimseyi tanımıyorum" ayağına onlarla geçirdiğim bir saatlik aralıkta hakkımdaki ilk izlenimi düzeltmiştim. Sonrasında bahçeye indiğimizde beni de buluştukları arkadaş grubuna katarlar diye beklemiştim ama yapmadılar. Orada, diğerlerinden çok farklı bir grupla oturuyorlardı ve ne yazık ki dışarıda durup izlemek, bir haftalık bir sürede de olsa, ekibi çözmem için yeterli gelmemişti.
O çetede farklı bir şeyler vardı. Değişik gruplar halinde geziyorlar, okul çıkışlarında hep arkalarına baka baka paranoyakça gidiyorlardı, yabancı biri yanlarından geçerken susuyorlardı. Soğukluklarını bu mesafeden bile hissetmek mümkündü. Öylesine birileriyle konuşacak tiplere benzemiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkada Kalanlar
Teen FictionYıllarca yetimhanede büyümüş Ada, kendisini çocukken terk eden ailesinden intikam almak isteyen zeki, asi bir genç kızdır. Alacağı bu intikamı yıllarca planlamıştır ve bunun için biyolojik babasının tek oğlu Rüzgar'a yakın olması gerekmektedir. Ada...