Gökalp kolları iki yana açık, yüzünde aptal bir gururla beni karşıladı.
"Nasıl da yakışır motora binmek!"
"Kes sesini," dedim gülerken.
İki kolunun birbirine simetrik iç kısmında yer alan dövmeleri altı ay önce yaptırmıştı. İkisini aynı gün yaptırmanın iyi bir fikir olduğunu neden düşünmüştü bilmiyordum ama o günü yalnızca kahkaha ile hatırlıyordum. Cüssesinin büyüklüğüne rağmen acı eşiği düşük bir insandı. Kabul ediyordum, hiç tanımıyor olsam beni de boyu, heybeti ve benden birkaç yaş büyük olması tedirgin ederdi ama beş dakika geçirince hala tam bir çocuk olduğunu görmek çok kolaydı.
Tanışıklığımız çok eski olmasa da üç dört yıl önceye dayanırdı. Serpil'in harçlık vermediği zamanlar ben büyüdükçe artmaya başlamıştı. Bir şekilde çalışıp kendi paramı kazanmam gerekiyordu. Gökalp'e burası abisi Cenk'ten kalmıştı. Her ikisini de mahalleden tanıyordum. Asıl Gökalp'in değil, abisinin sözü geçerdi buralarda çünkü Cenk'in de Atagül Lisesi'nde bir geçmişi vardı.
Yaşamımı, nereden geldiğimi bilen ikisi vardı yalnızca. Cenk beni korudu, kolladı, yanında iş verdi. Ortalıktan kaybolup yurt dışına gitmesi gerektiğinde ise Gökalp devraldı. Hem tamirhaneyi hem de arka planda yürütülen işleri. Abisi Cenk'e kalsa beni yasal olmayan hiçbir işlerine bulaştırmaması gerekiyordu çünkü her ne kadar yanında iş vermiş olsa da bunu "hayrına yapmıştı" ve bana güvenmiyordu.
Gökalp'se kanına girmesi çok daha kolay biriydi.
Arka planda dönen her şeyi bilsem de kendimi bir şekilde yalnızca tamirhane kısmında tutmayı başarabilmiştim. Planlarım, başımı belaya sokmamamı gerektiriyordu çünkü. Yine de çok farklı yerlerden çok farklı işlerle uğraşan değişik tipler tanıyordum burası sayesinde. Buraya gelen giden insanlar iyi niyetli insanlar değillerdi. Bunlara rağmen hiç korkmadım. Neden bilmiyordum. Korkuyu tanımıyor oluşuma dair birkaç teorim de vardı üstelik. Belki yetimhanede büyüdüğüm için bazı duygularım yeterince gelişmemişti, belki de yanımda Gökalp olduğu için kendimi güvende hissetmiştim. İkincisinin doğruluğuna pek inanasım gelmiyordu çünkü karakter olarak ben onun yanında çok daha güçlü kalıyordum.
Cenk gittiğinde arkasında büyük bir savaş bırakmıştı. Yalnızca tek bir notla kaçması gerektiğini belirtmiş, neyin nasıl işletilmesi gerektiğine dair en ufak bir devir yapmamıştı. Bıraktığı karışıklıkları çözmek Gökalp'e kalmıştı. İçinden çıkamayacağı kadar karmaşık ve boyunun yetmeyeceği kadar büyük problemler gelip konmuştu omuzlarına. Ben yardım ettim.
Tek başına yaşaması gerekiyordu, ben öğrettim.
İnsanlardan nasıl korkulmaz, onlar korkutulur, ben gösterdim.
Nispeten toparlandıysa da bunların hiçbiri hala ona göre değildi. Bazı insanlar yöneten değil yönetilen olmaya mahkumlardı. Gökalp onlardan biriydi. Eğer yanında ben durmasaydım şu ana kadar muhtemelen arkadaşım dediği tiplerden birkaçı birleşip onu çoktan yok etmişlerdi. Piyasa açtı. Herkesin paraya ihtiyacı vardı. Ona ufak da olsa bir imparatorluk bırakan abisiyse belki de Gökalp'in arkadaş çevresinin hala çekindiği tek faktördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkada Kalanlar
Teen FictionYıllarca yetimhanede büyümüş Ada, kendisini çocukken terk eden ailesinden intikam almak isteyen zeki, asi bir genç kızdır. Alacağı bu intikamı yıllarca planlamıştır ve bunun için biyolojik babasının tek oğlu Rüzgar'a yakın olması gerekmektedir. Ada...