26

1.7K 201 147
                                    

*

bölüm şarkısı:

5 seconds of summer - youngblood

*

Tüm okul zaten derslere girmediği yetmiyormuş gibi bir de hastanede geliyordu. Aden bile! Neymiş bu Rüzgar anlamamıştım. Niye bu kadar seviliyor ya da aslında normali mi buydu karar veremiyordum. Daha önce hastanelik olmamıştım, en azından, hatırladığım kadarıyla. Olsam da beni oraya götürecek kimsem olmadığından muhtemelen yolda, kenarda köşede bir yerde ölürdüm ulaşamadan. 

Bir insanın hastanede olduğu nasıl duyulurdu? Millet birbirini arayıp "Naber nasılsın, Rüzgar hastanedeymiş duydun mu?" diye soruyordu? Çok saçmaydı! Niye birinin hasta olduğunu başka bir arkadaşına söylersin ki? Belki duyulmasını istemeyeceği bir durum var ortada, ona saygısızlık yapmış olmaz mısın? Anlamıyordum ki.

Dolunay'a yaklaştım. 

"Bugün neden kalabalık?" 

Dolunay oturduğu yerden işaret parmağıyla Aden'i gösterdi. 

"Kraliçe arı nereye giderse herkes oraya mı yani?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kraliçe arı nereye giderse herkes oraya mı yani?"

Omuzlarını silkti. "Bir nevi."

"Ne yani," dedim Aden'in herkesle tek tek konuşurkenki halini izliyordum, "Devamsızlık yapanı sınıfta mı bırakıyor?"

Dolunay güldü, ardından kaşlarını çattı. "Sandığın gibi bir şey değil."

"Nedir bu hiyerarşi ya? Anlamadım ki. Tamam, olabilir, olsun hiyerarşi ama ben sizin düzeninizin nasıl işlediğini çözemedim." Hafif alaycı tavrımla Dolunay'ın radarına takılmayacağımı çok iyi biliyordum. Detay vermesini umdum.

"Çözmek zorunda da değilsin zaten, takma kafana böyle şeyleri."

Normalde telefonundaki oyunla ilgilenirken söylediği şeyleri bu sefer oyuna ihtiyaç duymaksızın söylüyordu. Hem beni başından atmak hem de bunu kırmadan yapmak istiyordu.

"Peki," dedim.

"Kızdın mı bana?"

"Ne kızacağım," kollarımı göğsümde bağlayıp onun yanında ayakta duvara yaslandım. "... Sohbet etmeye çalışmak, konu açmak da suç."

"Ada..."

"Ne?"

Ona bakmadım. Gözlerim taburcu olmak üzere evraklarını tamamlayan Rüzgar'daydı. Koskoca çeteyi hastane koridoruna tıkmak hastane açısından korkutucu gözüküyordu. Tipler, (tiplerimiz), öyle karanlık, siyah ceketler, botlar, zincirler, motor kaskları, dövmeler ve küpelerle çevriliydi ki her an bir ayaklanma yapıp hastaneyi işgal edebilir gibi gözüküyorduk. Güldüm.

Arkada KalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin