BÖLÜM 23
"İçimdeki Irmak"^^İşte şurada! Kalbimin tam ortasında kocaman gülüşlerin var. Bir ırmağı daha mı kurutacak İçimdeki çöl? Deniz 'den ziyade bir ırmak gibiyim. Kimseye verecek fazla suyum kalmadı benim... ^^
"Arın?" kulağımdaki sesin, gerçek mi rüya mı olduğunu kavrayamıyordum fakat algılamakta zorlandığım doğruydu. "Arın, uyan güzelim." dedi biri. Ses yabancı değildi. Kirpiklerimi birbirinden ayırdığımda ayakta dikilen atayı gördüm. Gözlerimi açmakta zorlanırken ani refleksle oturma pozisyonuna geçtim. "Yine mi uyuya kalmışız?" dedim gözlerimi ovalarken.
"yepyeni bir güne başladık uykucu." dedi ata gülümseyerek. "Oha sabah olmuş!" dedim kaşlarımı haddinden fazla kaldırarak. "Evet, hatta doktor geldi. Taburcu olabileceğimi söyledi." diyen ataya ağzım açık şekilde bakakaldım. "Ne! " diye sordum korkuyla. "Olcay hoca mı?" diye tekrarladım. O da gayet normal bir şekilde "Evet." dedi.
"Ata beni neden uyandırmadın?" diye homurdanmaya başladım. "Neden uyandırayım?" diye soruma soruyla karşılık verdi. "Ya o bizim baş hekimimiz. Adama ayıp oldu. İnşallah kötü şeyler düşünmüyordur." dedim kendi etrafımda dönerken. "Arıncım bir şey diyemez. O kim ya! Hem ayrıca senin bugün izin günün olduğu için kimse karışamaz sana." dedi. Evet bugün izin günümdeydim. Haklıydı.
Biraz olsun rahatlamıştım.
"Hadi eşyalarını topla gidiyoruz." dedi ata. "nereye?" diye sordum. "Nereye istersen." demişti. Bu doğru değildi. Onun dinlenmesi gerekti benim eve gitmem gerekti. Bu yüzden apar topar bu iş doğru değildi. İsteğini onaylamadım ve cevap vermek için dudaklarımı araladım. "Ata, bu şimdi doğru değil. Eve gitmem lazım. Hem sabahın körü. Sende git dinlen biraz." dedim.
"Haklısın. Sabah, çok erken. Peki madem öyle yapalım." dedi. Bende gülümsedim ve hemşire odasına gidip eşyalarımı topladım. Bugün gazel benim yerime çalışacaktı. Haliyle izinli günümdü. Henüz hastaneye arkadaşlarım gelmemişti. Eşyalarımı topladım ve hızla ata'nın yanına adımlarımı hızlandırdım. Yanına vardığımda çıkışa doğru yürümeye başladık.
Hastanenin giriş kapısının önüne geldiğimizde "Biliyorsun, benim araba pert. Mağlum kaza.Taksiyle gidelim, önce seni bırakırım sonra ben kendim giderim." demişti. Hak vermiştim ve taksi çağırmak için merdivenlerden inip yürümeye devam ettik. Ata 'nın kazasından sonra arabası pert olduğu için üzülmüştüm. Neyse ki cana geleceğine olan mala olmuştu. Olsundu, bunda da bir hayır vardır diye düşündüm ve önümüzde duran taksiye binip yolculuğumuza başladık.
Taksici şoför "abi nereye?" diye sorduğunda ata bana bakıp "Adresini bilmiyorum. Önce seni bırakalım. Sen söyle." demişti. Bende evimin yolunu tarif etmiştim. Ata bunca zaman nerede yaşamıştı? Diye sordum kendi kendime. Tabi ki de üniversite okumak için şehir dışındaydı. Mesleğini eline alınca da geri dönmüştü tabi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIN
Teen Fiction"Biliyor musun, gökyüzünü seyrederken bir yıldız kaydı. İlk kez bir yıldızın, kaydığını görüyorum." yazmıştı. "Sanırım aynı anda gökyüzüne bakmış olabiliriz." yazdım cevap vererek. "Kalp kalbe karşı he... Arıyayım mı Seni ?" yazmıştı. Nasıl arıyay...