BÖLÜM 17
"Onsuzluk Uçurumu"
^^Kararmış bir bahçe gibiyim. Artık toprağım ölü, ne meyvem var ne de suyum.
Elimden geldiği kadar kurak bir toprak olmak için herşeyi yapacağım artık. Çünkü bu hayatta kime yeşerirsem soldurdu beni...
Ve ben bu hayata bunun için gelmedim, bundan eminim. ^^1 hafta sonra
"Sen nasıl yaptın bunu?"
Aklım almıyordu, ne hale bürüneceğimi, kime nasıl güveneceğimi şaşırdım artık. Sinirlendim ve o kızın yanında tokat atmak için adım attığım da bir yanım durmak istedi. Sürekli neden, nasıl yaptın diye kendime soracağıma, ona sormak istiyordum. Bu mümkün müydü bilmiyorum...
Çünkü Öktem gözümün önünde, yüzünü göremediğim o kıza sarılıyor, öpüyor elinden tutuyordu. Oysa ki ben aylardır bunun hayalini kuruyordum. O bunu başkasıyla gerçekleştiriyordu. Bana sarılmadı, beni öpmedi elimden bir kez olsun tutmadı.
Soracaktım evet... Daha fazla gözümün önünde mutluluklarını seyretmeyecektim. Bana bu acıyı neden yaşattığını soracaktım artık. Adım atmaya başladım ama bir türlü ulaşamıyordum onlara. Koşmaya çalışıyordum ama bir türlü koşamıyordum. Daha fazla dayanamadım ve çığlık atmak istedim. Deniyordum... Ama olmuyordu... Sesim çıkmıyor, haykıramıyordum.
Çok zorluyordum kendimi ama olmuyordu. Ne koşabiliyordum, ne de sesimi çıkartabiliyordum. En kötüsü nefes alamıyordum. Soluk alışverişim bir türlü düzene girmiyordu. Ölüyordum... Ben artık ölüyordum...
Hızlı bir refleksle aniden yattığım yerden doğruluğum da ellerim boğazlarıma gitmişti. Kan ter içinde kalmıştım. Öyle bir kabus görmüştüm ki kendimi çok kötü hissediyordum. Sadece şu an değil, son iki haftadır kendimi çok kötü hissediyordum. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken kapı açıldı. Annem, babam ve kardeşim hepsi başıma toplanmıştı.
"Kızım ne oldu, iyi misin yavrum?"
Dedi annem. "Geçti kızım, rüya gördün geçti..." dedi babam. Onlar bana bu denli sıcak yaklaştığında ben de daha çok ağlama isteği uyanmıştı. Zaten gözlerim dolu bir biçimde onları seyrederken bir anda gözyaşlarıma hakim olamadım. Babam ve annem yanıma gelip oturduğunda, Barlas ayak ucumda endişe içinde beni seyretmeye başlamıştı.
Tek bir kelime bile konuşamıyordum. Son bir haftadır ne odamdan dışarıya çıktım. Ne de kimseyle tek bir lakırdı yaptım. Odamı geçtim yatağımdan bile kalkacak mecalim yoktu. Hala da yok... Babam saçlarımı okşadığında burnumu çekmiştim. Yüzüm gözüm kıpkırmızı ve sımsıcaktı. "Geçer kızım bu da geçer. Daha iyileri çıkar karşına. Belki bu sınavındır. Hatalarından ders çıkartırsın ve tecrübe kazanırsın." dedi babam bir anda.
İlk kez benimle böyle bir konuşma yapıyordu hemde hiç birşeyi bilmeden... Ona öktemden hiç bahsetmedim. Anneme de keza. Sanırım anlamış olabilirlerdi. Öyle dedikten sonra sadece yüzüne baktım ve tekrar ağlamaya başladım. Daha sonra babam kalkıp "hadi kızım kalk elini yüzünü yıka saat gecenin yarısı zaten. Sonra yine yatarsın." deyip odadan ayrıldı. Baba yüreği işte pek fazla bir şey belli etmek istemezlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARIN
Fiksi Remaja"Biliyor musun, gökyüzünü seyrederken bir yıldız kaydı. İlk kez bir yıldızın, kaydığını görüyorum." yazmıştı. "Sanırım aynı anda gökyüzüne bakmış olabiliriz." yazdım cevap vererek. "Kalp kalbe karşı he... Arıyayım mı Seni ?" yazmıştı. Nasıl arıyay...