sadece yavaş nefes seslerini duyuyordun. fukurodani'nin enerjik kaptanı ve ası, bokuto koutarou ile sarılıyordun. kendisi yorucu bir voleybol antrenmanından dönmüştü. yemek yiyip, karnını doyurmaya bile zahmet etmemiş, bunun yerine sadece seninle kucaklaşmak istemişti.
ona biraz pilav ve çorba yedirmeye çalıştın fakat o yemeklere göz bile atmadı. sana suratını asıp, kollarını çekiştirerek sarılmak için yalvardı. gözleri sana öyle bir sevgiyle bakıyordu ki, kendini ona hayran olmaktan alı koyamadın.
onun sevimli yavru köpek bakışlarına teslim oldun ve o da şu anki durumunuza yol açtı. işte buradaydınız, sarmaş dolaş bir şekilde kanepede oturuyordunuz!
bokuto'nun kucağına oturup, başını onun omzuna yasladın. o, kollarını omuzlarına sararken, sen de kollarını ve bacaklarını onun gövdesine doladın. yanağını başının üstüne koydu ve tatlı bir vanilya kokusu burnunu doldurduğunda gülümsedi.
"hehe, çok güzel kokuyorsun." kıkırdadı ve saçlarını koklamaya devam etti. seni yakına çekip, daha sıkı sarıldı. gözlerini kapattı ve yanağını başına yasladı.
burnunu onun boynuna gömerken, "sen gelmeden önce duş almıştım." diye mırıldandın.
saçın, boynunu gıdıkladığında bokuto'nun dudaklarından bir gülüş döküldü. onun gülen yüzüne bakıp, gülümsedin. bokuto her güldüğünde, senin de yüzüne küçük bir tebessüm yerleştirirdi.
onun köprücük kemiğine eğildin ve başını oraya yaslamadan önce o kısmı öptün. nefes alırken, onun göğsünün de seninkiyle birlikte bir uyum içerisinde yükselip alçaldığını hissedebiliyordun. birbirinizin kucağında, damarlarınızda akan sıcak kanı hissedebiliyor ve kalp atışlarınızı duyabiliyordunuz.
bokuto'nun gülümsemesi, dudaklarının onun köprücük kemiğiyle temas etmesiyle genişledi. kucakladığı bedenine baktı ve ne kadar değerli olduğunu düşünüp, güldü. başının üstüne küçük bir öpücük bıraktı ve saçının bir tutamını nazikçe kulağının arkasına itti.
başını onun göğsüne getirdiğinde kalbinin aşırı hızlı attığını duydun.
bokuto kollarını senden ayırıp, yukarıya kaldırdığında ise yavaşça gözlerini açtın.
"hm, koutarou?" dedin. "acıktın mı?"
kalman için kolunu yakaladığında, onun kucağından inmek üzereydin. hemen seni kucağına çekti ve surat astı. alt dudağını çıkarıp, başını salladı.
"y/n" diye seslendi. "beni seviyor musun?"
ani sorusu seni şaşırttı. sana daha önce bu soruyu hiç sormamıştı, dolayısıyla bugünkü antrenmanda kötü bir şey olup olmadığını merak etmeye başladın.
umutsuzca sana baktı ve gözleri cevap için adeta yalvardı. ellerini sıkıca tutup, alnını onun alnına yasladın.
burnunu onunkine sürterken, "tabii ki seni seviyorum koutarou." diye yanıtladın. başparmağı şefkatli bir şekilde elini okşadı.
ellerini sıkıca kavrayarak, "gerçekten gürültücü ve ahmak olsam bile mi?" diye sordu. dokunuşu bir şekilde odayı daha sıcak hale getirmişti.
doğruyu söylemek gerekirse, bugün akaashi onu çok fazla övmemişti, bu da onun cesaretinin kırılmasına ve hüzünlenmesine neden oldu. şu anda tek istediği senin sevgin ve ilgindi, daha fazlası değil.
"çok gürültücü ve ahmak olsan bile seni seviyorum ve her zaman da seveceğim. koutarou, bir şey mi oldu?" dedin. davranışlarından dolayı endişelenmiştin.
'seni seviyorum.' cümlesi dudaklarından döküldüğü anda yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti. seni sıcak bir şekilde kucakladı ve yüzünü omzuna yasladı.
"ben de seni seviyorum y/n!" aptal bir gülümsemeyle yanağını seninkine sürterken haykırdı, "seni çok çok çok seviyorum!"
dudaklarını seninkine bastırıp, gülümsedi. kolunu beline sardı ve başparmağıyla nazikçe ovuşturdu. itiraflarını sevimli bularak, onun sıcaklığına gömüldün.
son bir kez gözlerini kapadı ve aşağıdaki kelimeleri mırıldanmadan önce yüzünü omzuna soktu.
"sana aşığım, y/n."
-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yazar:@/naruchaan
bölümün güzelliği beni ağlatacak...
umarım siz de bölümü beğenmişsinizdir. bölüme vote atmayı ve düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın!
