<𝟯 | 𝗮𝘁𝘀𝘂𝗺𝘂 - 𝘂𝗻𝘁𝗶𝘁𝗹𝗲𝗱

7K 314 108
                                    

-istek karakter-

spor salonunda sıçrayan topların sesiyle sakız tabanlı ayakkabıların gıcırtıları yankılanıyordu. atsumu, sahanın karşısında gittikçe daha da fazla servis atarken yüzünden ter damlaları döküldü. pasör her servisten sonra ona homurdanıyordu, atsumu'nun attığu servislerden hiç hoşnut değildi. o an servislerinin nesi yanlışsa diye düşündün. neyse, bunu o pasöre söyleyemezdin ya zaten.

spor salonun kapısının önünde duruyordun, atsumu'nun kendini bu denli yorduğunu izlerken kaşların endişeyle çatıldı. diğer takım arkadaşları çoktan ayrılmıştı, ancak atsumu kalıp servis çalışmak konusunda ısrar etmişti. ne kadar zamandır kendi başına antrenman yaptığını bilmiyordun, fakat antrenman tişörtünün vücuduna yapışmasına ve terden dolayı tişörtün koyulaşan rengine bakılırsa uzun bir süre geçmiş olmalıydı.

atsumu'nun kaşları hayal kırıklığı içinde birbirine çarptı ve yere çivilenen topla dudaklarından bir dizi küfür kaçtı. aslında saçları her zamanki şeklindeydi ama ondaki bir şeyler onu normalden daha yakışıklı gösteriyordu. belki de spor salonunun geniş penceresinden süzülen batan güneşin altın ışıkları ya da gözlerindeki saf, katıksız kararlılık ifadesiydi bu. her iki durumda da kendini yeniden aşık olurken buldun.

"servisini mükemmelleştirmeye çalışmayı bırak. sen sadece bir insansın, biliyorsun değil mi?" diyerek kendini beğenmiş bir gülümsemeyle alay ettin. öfkeli oğlan sana bakmak için küfürlerini yarıda kesti, bakışları sana dönerken yüzündeki yoğun bakış yumuşadı.

sana doğru yürürken yüzünde geniş bir sırıtma vardı, kollarını ardına kadar açtı ve "hey, y/n!" diye bağırdı. onun saf coşkusu tüm bedeninde kelebeklerini kanatlarını hızlıca çırparak uçtuklarını hissettirdi.

atsumu'ya doğru birkaç çekingen adım attın, ama o seni kolayca kucakladı. cildinin seninkine yapışmasıyla yapış yapış hissettin fakat vücut ısısı bunu telafi etti. atsumu saçlarına doğru fısıldadı, "seni özledim." ona daha bu sabah birbirinizi gördüğünüzü hatırlatıp eğlenerek homurdanan bir ses çıkardın. "doğru ama günüm sensiz çok sıkıcı geçiyor" diyerek sızlandı.

onun çocukça tepkisine yüksek sesle güldün, "sorun değil, atsumu. ben de seni özledim." kollarını beline dolayıp onu kendine yaklaştırdın. ikinizin dudaklarından da olumlu bir iç çekiş kaçtı. yapışkan ve terli olması ya da garip kokması umrunda değildi. onun kollarının arasında güvende hissediyordun.

"buradan çıkıp biraz dondurma yemeye ne dersin?" atsumu usulca sordu, sesinde açıkça çocuksu bir tını vardı. kahkaha göğsünün derinliklerinden fışkırdı ve dudaklarından döküldü. atsumu sana kocaman bir sırıtışla baktı, gözleri sevgi ve hayranlıkla parlıyordu.

elini nazikçe çekiştirerek "hadi gidelim!" diye haykırdı. öfkeyle ona küçük bir gerçeği hatırlattın, "spor salonu ne olacak? toplayıp kilitlemen gerekmez mi?"

atsumu dudağını ısırdı, düşünceli bir şekilde kaşlarını çattı. (ayrıca itiraf etmeliydin ki, terli ve dağılmış bir halde olsa bile gerçekten bu şekilde çok iyi görünüyordu.) "pekala, düzeltemeyeceğimiz hiçbir şey yok!" hazır bir şekilde parmağını şıklattı. "hatta benden daha hızlı düzeltirsen sana ne istersen onu bile alırım!" (ki bu bir yalandı: her halükarda sen ne istersen onu alacaktı, neyse.)

senin gözlerin de onunki gibi vahşice parladı, dudaklarınızı geniş bir gülümseme kapladı. "iddia!"

ama sen daha bir adım bile atmadan, atsumu spor salonunun her tarafına koşuyor ve topları top arabasına geri atıyordu. "hey, bu adil değil!" ona ayak uydurmaya çalışırken (ve başaramazken) nefessizce güldün.

"kimse adil olmak hakkında bir şey söylemedi, sevgilim!" atsumu ona attığın voleybol topunu zar zor tutarak sana dil çıkardı. "şuan sadece kaba davranıyorsun." diyerek homurdandı. "oh peki, şimdi ödeşme zamanı sanırım!"

kahkaha ve ciyaklamalarınızın sesi spor salonu ile gecenin içinde yankılanıyordu. atsumu size voleybol topuyla vurmaya çalışırken (gönülsüzce) boş tehditler savuruyordu. ikiniz de daireler çizerek birbirinizin saldırılarından kaçıyordunuz. o kadar gülmüştünüz ki midenize kramplar girmeye başlamıştı, fakat aldırmadınız.

"tamam, tamam! teslim oluyorum!" nefesini düzene sokmaya çalışırken ellerinin avuçlarını dizlerinin üzerine koyup hırıltılı nefesler alıp verdin. atsumu nefes nefese kalan figürünün yanında dururken bir zafer çığlığı attı. ne kadar harika olduğu hakkında böbürlenirken bir elini omzuna koydu, "tsk, sen havanı at." diye mırıldandın.

"ama beni seviyorsun." atsumu sana göz kırpıp başıboş voleybol toplarının kalanını toplamak için koşmadan önce dudaklarına bir öpücük bıraktı. asık suratının yerini ufak bir gülümseme aldı.

evet, seviyordun.

-

yazar:@/honieberry

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yazar:@/honieberry

bu bölümü baya sevdim :')

eğer siz de beğendiyseniz vote ve yorum atmayı, isteklerinizi belirtmeyi unutmayın!

hepiniz için güzel bir hafta dilerim <3

𝙝𝙖𝙞𝙠𝙮𝙪𝙪! | one shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin