"Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde
Şarkılarımda, sözlerimde.
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.
Sen göreceksin duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.
Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.
Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.
Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.
Bir gün, tam anlatmaya...
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım...
Anlayacaksın. "
-Özdemir Asaf, Seni Saklayacağım
O sabah uzun zaman sonra kabuslardan uzak, huzurlu bir uykudan uyandığımda yüzümü ve çıplak göğsümü çarşafların arasına gömmüş haldeydim. Kapalı duran göz kapaklarımın arasından gün ışığı sızıyordu. Hafifçe açık bırakılmış pencereden yatağa ve duvara vuran güneş sırtıma yansıyor, tenimi açık bir sarıyla ve turunculukla kaplıyordu. Yüzüstü uzanırken kollarımı başımın altındaki yastığa sarmıştım. Uyanık olmama rağmen gözlerimi kapalı tutup dışarıdan gelen denizin ve martıların sesini dinleyerek anın tadını çıkarmaya çalışıyordum. Sonuçta her zaman huzurlu bir şekilde uyanmıyordum. Altımdaki yatak denizin üzerinde süzülen bir tekne, vücudum ise o tekneyi aydınlatan güneş gibiydi. Kendimi uzun zaman sonra gerçekten kuş gibi hafif, özgür hissettim.
Az sonra hemen yanımda uzanan Osman'ın öpücüklerini hissettim. Yüzünü göremesem bile dudaklarının kıvrıldığını fark edebiliyordum. Ensemden aşağı yavaşça kayarak sırtımı öpüyordu. Gözlerimi aralamadan gülümsedim ve "Günaydın." diye fısıldadım.
Kollarını sırtıma yaslayıp kafasını da kollarının üzerine koyduğunda sanırım o da gözlerin kapatmıştı. "Günaydın."
İkimiz yatağın üzerinde yatarken ve Osman parmaklarını tenimde dolaştırıp ufak daireler çizerken hiç konuşmadık. Sessizlik bu sefer huzur veriyordu. Sadece biz ve bu odanın güvenli alanı vardı.
Orada yattığım sırada Osman parmaklarını sırtımda dolaştırırken düşüncelere dalmıştım. Aklıma birden bire nedense, küçükken bir keresinde laboratuvara ziyarete gelip bize psikolojiyle ilgili bazı şeyler anlatan hoca gelmişti. Hala söylediklerini hatırlıyordum. Şimdi ise onun söylediklerini düşünüyordum.
Aşık olduğumuzda neden beynimizin daha çok dopamin salgıladığını hiç düşündünüz mü? Çoğu kişi bu hormonun mutlulukla bir ilgisi olduğunu düşünür. Ama doğrusunu isterseniz, bununla pek alakası yok. Bu hormon aslında zevk ödüllerini ve bağımlılıkları kontrol eder. İnsanlar ise sadece dopaminin kendini iyi, enerjik hissettirme durumunu mutlulukla bağdaştırır. Dopaminin azı düşük enerjiye, suçluluk duygusuna hatta intihar yönelimine sebep olur. Fazlası ise paranoya, aşırı kaygı, uykusuzluk yaparak anksiyeteye sürükler. Eğer ölçüsü olmazsa her türlü aynı kapıya çıkar yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duman ve Bal [Sinan×Osman]
Teen FictionBağımlılık yapan bir şeydi bu adam. Bakışları, gülüşü kafamı güzel yapacak kadar iyiydi. Bir kere dudaklarını tadınca ondan uzak kalmak imkansızdı. Hem tehlikeli hem de iyi hissettiren, tekrar ve tekrar isteyeceğiniz türden bir şeydi. Tıpkı uyuşturu...