Notu okuduktan sonra bunu Nazlı'nın babasının yaptığını anladım. Kendime zar zor hakim olabiliyordum. Eğer yarın söylediği yere gitmezsem, bu sefer Furkan'ı veya bir başka sevdiğim insanı elimden alabilirdi. Ama önce bugünü yaşamam gerekiyordu. Hemen Mert'i arabaya bindirip hastaneye sürdüm. Mert çok fazla kan kaybetmişti. Beni en çok üzen ise benim için bu hale gelmesiydi. Çok hızlı bir şekilde arabayı kullanıyordum Mert'i yetiştirmek için. Hastaneye geldiğimizde hemen onu sedyeye yatırdılar ve yoğun bakıma geçirdiler. Bende dışarı çıkıp Furkan'ı aradım. Furkan geldiğinde:
-Abi ne oldu? Mert'i niye hastaneye yatırdılar?
-Sakin ol Furkan bende bilmiyorum. Şirkete ağzı burnu dağılmış bir halde geldi. Konuşacak hali bile yoktu. Bende hemen hastaneye getirdim.
-Bunu bizimkilerin babası yapmış olabilir mi?
-Emin değilim şuan. Bana düşünmem için zaman ver. Ben bir şekilde halledeceğim. Sen burada kal. Selen de akşam bize gelsin söyle. Onu da tehlikeye atmayalım.
-Tamam ortak. Ararım birazdan akşam size gelir, ben burada kalırım. Sen daha yeni iyileştin, eve git dinlen. Bir gelişme olursa sana haber ederim.
Bu konuşmadan sonra arabayı Nazlı'nın şirketine doğru sürdüm. Onunla son günüm olabilir bu ve bunu doğru bir şekilde kullanmak istiyorum. Şirkete yetiştiğimde daha öğlen bile olmamıştı.. Bir sigara yakıp baş düşmanım İlkay'ın şirketine girdim. Hızlı adımlarla Nazlı'yı bulmak istiyordum, çünkü İlkay'la boş konuşmalar yapmak istemiyordum. Onu şuan kaldıracak havamda değilim. Ama işler istediğim gibi gitmedi ve İlkay beni görüp yanıma geldi:
-Ooo Kaan bey gelmiş. Hoş geldin beyim. Seni hangi rüzgar attı buraya?
-İlkay şuan seninle ilgilenecek zamanım yok! Nazlı nerede?
-Sen Nazlı'yı ne yapacaksın bakalım Kaan? O şuan çalışıyor ve rahatsız etmeni istemiyorum.
-İlkay bak kötü olacak! Zorlama beni Nazlı nerede!
-Nazlı'yı sana veremem Kaan. O benim, Seviyorum onu ve onu elimden almana izin vermeyeceğim.
Bu sözleri benim sabrımı taşıran son damla oldu. İt benim olanı benden alabileceğini sanıyor. Bir anda gözüm döndü ve suratına yumruğu çaktım:
-Lan köpek! Sen benim olanı nasıl benim elimden alıyorsun! Senin ağzını yüzünü dağıtırım!
Olay daha da büyümeye başladı. Beni aşırı derecede sinirlendirdi şerefsiz. Birkaç tane güvenlik gelip beni tutmaya çalıştılar. Nazlı'da sesleri duymuş olacak ki hemen yanıma koştu.
-Kaan ne yapıyorsun? Niye İlkay beye vurdun?
-Nazlı bu köpek seni benim elimden almaya çalışıyor! Bana seni sevdiğini, onun olacağını söyledi. Bende sinirlenip ağzına çaktım bir tane. Düş peşime! Artık burada çalışmıyorsun!
Nazlı tek bir kelime bile etmeden arabaya doğru yürüdü. Arkasından yine bu şerefsiz konuşmaya başladı.
-Nazlı sen benim olacaksın. Seni Kaan'a bırakmam!
-Sen hala ne diyorsun lan puşt!
Güvenlikten kurtulup üstüne atladım. Birkaç tane daha vurduktan sonra üstünden kalktım. Güvenlik beni tutmaya yeltenemedi bile. Eğer bana dokunmaya cesaret etselerdi, onları da orada bir güzel dövecektim. Arabaya binip eve doğru yola koyulduk. Yol boyunca Nazlı ağzını bile açmadı. Eve girdiğimizde Nazlı hemen sinirli ve gözü yaşlı bir şekilde konuşmaya başladı:
-Kaan adamın ağzını burnunu kırdın. Şimdi rahat ettin mi? Senin yüzünden işimden oldum şimdi. Bana söz vermiştin asla işlerime karışmayacaktın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Olmuyor
RomanceKitap tarafıma aittir. Hiçbir şekilde dizi veya filmden alıntı yapılmamıştır. Sevdiğiniz insanlar için ne kadar ileri gidebilirdiniz? Ben hem mafyayı hem de dünyayı önüme aldım Nazlı için. Onsuz yapamıyordum, nereye gitsem onu görüyordum. Hayatımı o...