Kanla yazılmış bu yazıyı görünce elim ayağıma dolaştı birden. Yerimde durmuş ne yapacağımı bilmiyordum. Bu yazıyı kim yazmıştı? Sevdiğin kadınlar derken kimlerden bahsediyordu böyle? Acaba Nazlı'da bunların içine dahil miydi? Yerimde duruyor kıpırdayamıyordum. Kimi arasa, ne söylesem bilmiyordum. Kendimi derin bir karanlığa gömmüştüm. İçim kor alev gibi yanıyor, kime derdimi anlatsam bilmiyordum. Gözümden yaşlan bir anda dökülmeye başladı. Telefonum sanki bana kimin bunu yaptığını anlatacakmış gibi çalıyordu sanki. Baktığımda gizli bir numara beni aramıştı. Hemen telefonu açtım:
-Kaan... Beni hatırladın mı?
Bu sesi bir yerde duymuştum ben. Hiç yabancı gelmiyordu ses tonu ama kim olduğunu çıkartamıyordum. Çok kesik bir şekilde:
-Sen... kimsin?
-Demek beni tanımadın ha. Güzel şimdilik hatırlamaman senin için daha iyi. Şu an evindesin değil mi?
Adamın bana bu laflarımı söylemesi bir anda tüylerimi diken diken etmişti. Benim eve geldiğimi nereden biliyordu bu adam. Artık gerçekten birilerinin kaçırıldığını anlamıştım. Bu yapılan şey kesinlikle şaka değildi. Korkmaya başlamıştım ama bunu kim olduğunu bilmediğim bu adama hissettirmemeliydim. Sakin bir şekilde konuşmaya çalışarak:
-Evde olduğumu nereden biliyorsun sen?
-Senin hakkında her şeyi biliyorum ben Kaan! Seni bana yaşattıkların için mahvedeceğim!
Benim hakkımda nasıl her şeyi biliyordu bu adam. Daha da önemlisi ben ona ne yaşatmış olabilirdim acaba. Artık daha çok endişelenmeye başlamıştım. Vücudumdan kan damlar gibi terler boşalıyordu bu adam konuştukça. Bunu yapan İlkay olabilir miydi acaba? Onla olan rekabetimizi bilmeyen kimse kalmamıştı neticede. En son olarak onun şirketini batırmamda cabası olmuştu. Kendimi konuşmaya biraz hazırladıktan sonra en önemli soruyu ona sormaya cesaret ettim:
-Kimi kaçırdın! Bu kanla yazdığın mesaj ne anlama geliyor?
Adam konuşmayı bir anda kesmiş kendini kahkahalara bırakmıştı. Sadece gülüyor hiçbir şey demiyordu. Gerçekten kimi kaçırdığını anlamaya ve ona göre hareket etmeye çalışacaktım. Gülmesi kesilince derin bir sessizlik hakim oldu. İkimizde konuşmuyor sanki sonraki cümlelerimizde ne demeye çalışacağımızı düşünüyorduk. Sonra telefondan derin bir nefes sesi, sonrasında silah sesiyle birlikte çığlıklar kulağımı sağır etmişti. Tek bir kişinin çığlık sesi değildi bu. Hem kadın hem de erkek çığlığı duymuştum. Telefondaki kişi tekrardan gülmeye başladı ve gülerek benle konuşmaya başladı:
-Anlamadın değil mi kimi ya da kimleri kaçırdığımı? Sana dört gün süre vereceğim Kaan! Her yirmi dört saatte birisi ölecek. Sana birkaç tane ipucu bıraktım çocuk. Her ipucunu bulman ve çözmen için altı saatin olacak. Çözemediğin her ipucunda buradakilerin birine zarar vereceğim. Ne kadar ciddi olduğumu anlaman için ilk önce birini öldürerek başlayalım mı? Ne dersin?
Adam benle böyle konuşunca daha da çok korkmaya başladım. Tam telefona cevap verecekken bir silah sesi duydum. Artık bu olayın ne kadar ciddi olduğunu anlamaya başlamıştım. Elimden sadece bana bıraktığı ipuçlarını bulmak ve çözmek geliyordu. Hiç şakası olmayan bu herifin dediklerini yapmazsam eğer kesinlikle oradakilerden birine daha zarar verecekti. Adamla hemen dikkatli bir şekilde konuşmaya başladım:
-Tamam tamam lütfen yapma! Anladım, ne dersen yapacağım. Ama lütfen bana cevap ver? Oradakilerin kim olduğunu bilmem ve onlarla konuşmam lazım?
Adamın ne cevap vereceğini beklerken elim ayağıma dolaşmıştı. Eğer orada Nazlı varsa ya da sevdiğim diğer kadınlar, onları kurtarmak için elimden ne geliyorsa yapmam lazımdı. Adam uzun süre konuşmadı. Ne yapacağını düşünüyordu sanki. Sonra bir anda ciddi bir şekilde:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Olmuyor
RomanceKitap tarafıma aittir. Hiçbir şekilde dizi veya filmden alıntı yapılmamıştır. Sevdiğiniz insanlar için ne kadar ileri gidebilirdiniz? Ben hem mafyayı hem de dünyayı önüme aldım Nazlı için. Onsuz yapamıyordum, nereye gitsem onu görüyordum. Hayatımı o...