Yaşam Mücadelesi

12 3 0
                                    


                                                                             YUSUF'UN GÖZÜNDEN

Kaan'ı evine bıraktıktan sonra hızlıca kendi evime doğru yola çıktım. Çok büyük bir rahatlama içerisindeydim artık ama içimde hala bir sıkıntı vardı. Belki de onu kaybetmenin, çocukluğumdan beri onu gördüğümden beri sevdiğim kadını kaybetmenin sıkıntısıydı bu. Ne kadar üzülsem de ne kadar ağlasam da artık geri gelmeyeceğini biliyordum ama elimde yapabileceğim hiçbir şey yoktu. O gitmişti, onu kaybetmiştim, elimde onun için yapabileceğim tek şey her gün mezarına gidip dua etmekti. Belki de artık Kaan'ın dediği gibi onu unutup hayatıma devam etmeliydim. Hayat her zamanki gibi devam ediyordu. Cebimden anahtarı çıkartıp evin kapısını açtım ve içeri girdim. Üstümdeki ceketi sandalyenin üstüne doğru fırlatıp alkol şişesine aldım ve koltuğa oturmaya geçtim. Cihan'ı öldürdüğümüz için çok mutluydum. Maya'nın kanını yerde bırakmamıştık Kaan'la birlikte. Bir şarkı açtım ve içkimi içmeye başladım. Benim mutsuzluğumu gideren tek şey elimdeki içki ve dinlediğim bu müzikti. İçmeye devam ederken telefonum çaldı. Bilinmeyen bir numara beni arıyordu. Telefonu açtım ve kim olduğunu sordum:

-Merhaba Yusuf Bey. Nasılsınız?

-Sen kimsin? Neden beni aradın?

-Yusuf Bey ben yaşlıların kahyasıyım. Sizin bildiğiniz adla masanın büyükleri.

-Masanın büyükleri mi? Sizi tanımıyorum ben. Yanlış numara.

-Yusuf Bey saklamanıza gerek yok. Biz her şeyi biliyoruz.

-Her şeyi derken neyi kast ediyorsun.

-Siz ve Kaan beyi diyelim o zaman. İntikam için yakıp yıktığınız o köyü mesela. Herşey derken ciddiydim.

-Ne istiyorsun lan benden! Konuş!

-Siz ve Kaan Bey o köyü patlatarak yaşlıları çok büyük zarara uğrattınız. Şimdi ise bunu ya kendi kanınızla ya da vereceğimiz görevi tamamlayarak ödeyeceksiniz. Seçim sezin Yusuf Bey.

-Siz kim oluyorsunuz da bizi tehdit ediyorsunuz! Biz masanın başıyız!

-Yusuf Bey siz sadece küçük masanın başısınız. Sizin üstünüz yaşlılar. Onlar emir vermeden hiçbir şey yapamazsınız. O yüzden şimdi vereceğim görevi kabul ediyor musunuz?

-Başka çarem var sanki. Söyle kahya!

-Şimdi lütfen ekibinizi toplayın ve size vereceğimiz adrese gidin. Küçük bir ekip yaşlıların canımızı sıkıyor. Oraya gidip soygun yapacaksınız. Dört saatiniz var Yusuf Bey. Ha birde unutmadan Kaan beyi yanınıza alamazsınız.

-O nedenmiş? Niye Kaan'ı yanıma alamam'

-Kaan Bey'in farklı bir görevi var. Görevi kabul ediyor musunuz?

-Başka çarem mi var sanki!

-Unutmayın Yusuf Bey dört saatiniz var.

Sonra da telefonu kapattı. Hemen telefonla Sedat'ı arayıp tüm ekibi toplamasını söyledim. Ceketimi alıp tam evden çıkacakken telefonuma bir mesaj geldi bilinmeyen numaradan. Gelen mesaja baktığımda ise bana soygun yapacağım yerin adresini atmıştı o adam. Ceketimi aldım ve evin kapısına doğru ilerledim. Madem elimde bunu yapmaktan başka bir çarem yok, o zaman ben de elimden geleni yapıp Kaan'a yardım ederim. Evin kapısını açtığımda karşımda duran kişileri görünce bir anda şok oldum. Önümde Furkan, Mert ve Nazlı vardı. Hepsi karşımda dikilmiş bana bakıyordu.

-Ne istiyorsunuz? Niye geldiniz buraya!

-Acilen konuşmamız lazım Yusuf. Çok ciddiyim.

-Olmaz şu an Nazlı işim var. Hemen evden çıkmak zorundayım.

Sensiz OlmuyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin