-Babalık ne diyorsun sen! Ne demek benden kan almak istiyorlar!
-Evlat Cihan'dan intikam almak için gittiğin köyde masanın büyüklerinin zulası vardı. Sen orayı patlatarak onları büyük bir sıkıntıya soktun. Ne bekliyorsun sana madalya mı takacaklardı?
-Zulası derken ne demek istiyorsun babalık?
-Silah, zırh, ekipmanlar, bombalar, mermiler ve sakladığı paraları. Ne varsa her şey o köydeydi Kaan. Sen onların elindeki neredeyse her şeyi aldın. Sana bu işe girmemeni uzak durmanı söyledim değil mi? Burası tehlikeli, içeri girdikçe batarsın dedim değil mi? Ama sen ne yaptın! Beni dinlemedin, masanın patronu olmak istedin! Şimdi de karşılığını alıyorsun işte.
-Peki ne yapacağım babalık? Bu dertten nasıl kurtulabilirim?
-İki seçeneğin var evlat. Ya kendini öldür, ki bu onların seni öldürmesinden kat kat daha iyi. Ya da onaylanman için onların vereceği görevi yap!
Bir anda Sait'in bana bunları söylemesi ile şoke olmuştum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kafamı toplamadan ya ani bir karar verecektim. Ya da masanın büyüklerinden onay almak için savaşacaktım:
-Babalık masanın büyükleri kim?
-Evlat bizim kurduğumuz bu masa sadece bizim ülkemizin sınırında kalıyor. Masanın büyüklerinin kendi masaları var. Tüm dünyayı oradan kontrol ediyorlar. Biz sadece önde gözüken birliğiz. Onlar daha büyük bir ligdeler. Bizim masadan bende dahil hiç kimse onları daha önce görmedi. Senin yaptığın gibi kendilerini saklıyorlar. Kimliklerini kimse bilmiyor. Onların kendine ait bir emir komuta zinciri var ve emin ol bir tek laf ile bir şehri yok edebilirler.
-Onları yenme gibi bir şey yapamayız o zaman.
-Evlat sen dediklerimden hiçbir şey anlamadın herhalde. Senin benim gibilerin harcı değil onlar. Sana anlayacağın şekilde söyleyeyim. Benden önceki masanın sahibi onlardan birinin dediklerini yapmadı diye önce sevdiği herkesi, ailesi ve çocukları da dahil hepsini gözlerinin önünde öldürdü! Bana bunu bırakmalarının sebebi onların hiçbir dediğini iki etmemem.
-Peki o zaman ne yapacağım! Kapışmak istesem beni de öldürecekler! Kaçmak istesem bulacaklar, kendimi öldüremem asla!
-Evde kal, evden dışarıya adım atma evlat. Madem böyle bir işe kalkıştın, benden haber bekle ve hiç kimseyle bu konuyu konuşma. Zaten ortalık berbat bir de kimseyi buna alet etme! Özellikle de kızımı!
Telefonu kapattıktan sonra olduğum yerde kalakaldım. Ne yapacağımı bilmediğim çok az sayıda zaman geçirdim. Şimdi ise onların en büyüklerinden birini yine geçiriyorum. Ne yapacağımı bilmiyor, nereye gitsem kiminle konuşsam bilmiyordum. Kimseyi bu işe bulaştıramazdım. Mutfağa gidip kendime bir viski doldurdum sonra da oturma odasındaki büyük koltuğa geçip uzandım. Bir elimde sigara, diğer elimde viski vardı. Yavaş yavaş içip düşünmeye başlamıştım çoktan. Aklımda onların bana nasıl bir ceza verebilecekleri vardı. Ölümü asla kabul etmiyordum. Sonuna kadar savaşıp bu engelleri de atlatacaktım. Ya da masanın büyüklerine karşı bir savaş açacak ve ölümüne onlarla savaşmaya başlayacaktım. Ve bir savaş olursa da büyük ihtimalle, hatta kesinlikle kaybedeceğimi biliyordum. Kaybedebileceğim ve herkesin hayatını tehlikeye atacak bir kumar oynayamazdım. Aradan birkaç saat geçtikten sonra bilinmeyen bir numara beni aradı. Telefonu hemen açıp kulağıma koyduğumda:
-Alo... Kimsiniz?
Çok kalın ve güçlü bir ses tonu ile bir adam benimle konuşuyordu:
-Merhaba Kaan Bey nasılsınız?
-Siz kimsiniz?
-Yaşlıların uşağıyım.
-Anlamadım. Hangi yaşlılar?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Olmuyor
RomanceKitap tarafıma aittir. Hiçbir şekilde dizi veya filmden alıntı yapılmamıştır. Sevdiğiniz insanlar için ne kadar ileri gidebilirdiniz? Ben hem mafyayı hem de dünyayı önüme aldım Nazlı için. Onsuz yapamıyordum, nereye gitsem onu görüyordum. Hayatımı o...