Gulf karşısındaki şaşkın ifadeye sahip olan yüze bakmaya devam etti. Bir atak bekledi fakat adam tam olarak heykele dönmüştü tek bir kelime dahi etmiyordu.
''Bende seninle burada dikilip bakışmayı çok isterim doktor fakat bacaklarım ağrımaya başladı. Beni tanımıyormuş gibi yapma, beni tanıyor olmalısın.''
Mew düşmemek için kendini zor tuttu, bedeni ağırlaşmıştı. Oldukça şaşkındı, onu tanıdığını nerden bilebilirdi? Bunu öğrenmiş olması imkansızdı. Zihninde milyonlarca soru yankılandı.
Gulf devam etti. ''O gün, Prum'un öldüğü gün beni koridorda gördün değil mi ? Bunu da inkar edemezsin sanırım.''
Mew o an tuttuğu nefesini sesli bir şekilde dışarı verdi, yılların yükünü o saniye üzerinden attığını hissetti. Düşündüğü gibiydi onu tanıması mümkün değildi. Ne amaçla geldiğini anladığında ten rengi normale döndü.
''Her yanından geçtiğim insanı tanımam mümkün değil, bende akılda kalıcı bir izlenim bırakamamışsın demek ki'' bunu söylerken küçük Kana'sına sıkça takıldığı o anları hatırladı.
Gulf'un tepkisi gecikmedi, Mew'un bedenini kendisine çekerek sertçe sarstı aralarındaki mesafe denen şey o saniye yok oldu.
''Ordan nasıl gözüktüğümü bilmiyorum ama şakalarınla ilgilenmiyorum'' belinden çıkardığı silahı Mew'un ağzına doğrulttu.
''Tam şu an bu güzel ağızın yok olmasını sağlayabilirim.'' Alaycı bir şekilde gülümsüyordu.
''Şimdi uzatmadan söyle, Prum'u neden öldürdün?'' Bu sefer sert mizacını takındı.Mew burnunun dibindeki silahı yavaşça aşağı indirdi. Gulf'un gözlerinin içine baktı, onun bu tip birine dönüşmesinden kendini sorumlu tutuyordu. Belki onu terk etmeseydi her şey bambaşka olabilirdi fakat ihtimalleri düşünmek için çok geçti.
''Eğer derdin buysa onu ben öldürmedim. Beni araştırmış olmalısın, onun doktoru olduğumu biliyorsundur. Onu öldürmek isteseydim bunu çok önceden yapardım olaylı bir günde neden kendimi riske atayım? Ve eklemek isterim ben bir doktorum, katil değil.'' Sakin bir şekilde konuştu.
''Eğer merak ediyorsan ölüm saati 23.45 yani biz oraya gitmeden yarım saat önce zaten ölmüştü. Beni o kadar iyi izlediysen yardım istemek için aceleyle çıktığımı görmüşsündür.''
Şimdi susup kalma sırası Gulf'a geçmişti, kafasındaki senaryo bu değildi. Gerilemeye başladı, koltuğa oturmayı başarabilmişti.
''Yani bana senin öldürmediğini söylüyorsun ölye mi? ''Gulf afallamış bir şekilde sordu.
Üstünlük Mew'a geçmişti. Koltukta oturan adama doğru ilerlemeye başladı. Elini koltuğun başlığına koydu ve dizini hemen Gulf'unkinin yanına iliştirdi. Altındaki genç adama sırıtarak baktı.
''Dediklerimi açıkça duydun, onu öldürenin ben olmadığım gayet açık değil mi?''
Her kelimesinde yüzünü biraz daha yaklaştırdı.
''Masum birini katil olmakla suçladın, bunu ödemen gerekecek.''
Mew şu anki durumdan oldukça memnundu ve bu anın bitmesini istemedi. Genç olanın kulağına eğilerek yavaşça fısıldadı,
''İlk karşılaşmada kalıcı bir izlenim bırakmamış olsanda aslında tam benim tipim olduğunu söylemek isterim.''
Gulf üzerinde duran bu adama daha fazla karşı koyamadı. Ellerini usulca yakışıklı adamın yüzünde gezdirdi, oldukça sıcak bir andı fakat istemsizce titremeye başladı, kendini kontrol edemiyordu. Vücudu tamamen büyük olana doğru çekilmişti. Bakışları adamın dudaklarında durdu, tam şu an onlara sahip olmak istedi. Dudaklar mıknatıs gibi birbirine çekilmişti sıcak bir o kadar yumuşak olan bu dudakları bir an olsun bırakmak istemedi.
''Lezzetli'' Gulf zevk alarak söyledi.
''Lezzetli olanı henüz tatmadın.''
İki vücut artık birdi, zaman ve mekan anlamını o an yitirmişti.