MEW POV:
Mew genç yaşta ailesini kaybetmişti bu yüzden o yaşları yetimhanede geçirdi. Oldukça sevilen bir yapısı vardı, buna görünüşü dahildi. O yaşına rağmen oldukça zeki ve sorunsuz bir çocuktu bu yüzden zengin bir aile tarafından evlat edinilmesi çok uzun sürmedi. Liseyi birincilikle bitirip tıp fakültesini kazanmayı başardı, herkesin imrendiği birisi olmuştu bu yüzden ailesi onunla her zaman gurur duydu.
Fakat dışarıdan mükemmel görünen bu adamın her gece aklına düşen birisi vardı onun küçük Kana'sı. Yetimhanede gerçek isimler kullanılmadığı için onun şu an nerde, ne yaptığını bilmiyordu. Birçok çevresi olmasına rağmen Kana'yı hep ayrı tutmuştu. Onu özlüyordu arkasında bıraktığı minik çocuğu her hatırladığında nefesi kesiliyordu. Kana'nın ailesi onu terk etmişti bu yüzden acısı çok başkaydı. Kimseyle konuşmayan içine dönük bir çocuktu. Mew onun duvarlarını yıkmayı hedeflemişti, yavaşça, hasar vermeden, yanlış anlaşılmadan. Her gün dolabına abur cuburlar notlar bırakıyordu. Her yemek zamanı yanına oturuyordu, oyun aralarında onu dahil etmeye çalşıyordu. Mew her sabah olduğu gibi o sabahta hemen kalkıp okul kantine koştu Kana'nın sevdiği abur cubuları alıp dolabına bırakacakken arkasındaki nefesi hissetti. Vücudunu yavaşa çevirdi.
''Bunu neden yapıyorsun Phi ?'' esmer tenli, sevimli çocuk sordu.
''Çünkü Phi seni önemsiyor.'' Elini küçük olanın başına usulca götürüp onun yumuşacık saçlarını karıştırırken söyledi.
Aralarındaki bağ işte o gün başlamıştı. Artık tek beden gibi hareket ediyorlardı büyük olan her zaman küçüğünü korkuyor, bir an olsun yanından ayrılmıyordu. O gün gelene kadar .....
''Ben onu bırakamam P'Chai o benim ailem''
Mew ağlak bir sesle söyledi. Fakat ona seçenek verilmemişti, kendisi de sonsuza kadar burada kalamayacağını biliyordu karşıdan hep aynı cevapları alınca daha fazla direnemedi. Müdürün kapısını sessizce kapattı karar çoktan verilmişti. Dünyası yıkılmış görünüyordu oradakiler ilk defa onu böyle görmüştü, kimse bir şey sormaya cesaret edemedi fakat tanıdık olan bir ses ona yaklaşıyordu.Ona doğru koşan küçük Kana'sından başa biri değildi.
''Neyin var Phi neden böyl-'' Mew küçüğün sözünü yarıda kesti, ona sımsıkı sarıldı bir daha göremeyecekmiş gibi, sonmuşçasına.
''Phi birazdan buradan gidecek, benden nefret etme Kana, ben b-ben seni görmeye gelebilir miyim bilmiyorum ama söz veriyorum ilerde seni nerde olursan ol bulacağım Phi seni hep önemseyecek.''
Mew'un son sözleri bunlardı. Küçük olanın yüzüne bakmadan koşar adımlara uzaklaştı. Küçük olan öylece kalakaldı, sahip olduğu tek kişi de avuçlarının arasından kaymıştı. Terk edilmeye alışkındı fakat hiçbiri bu kadar acıtmamıştı. Kendi kendine sessizce mırıldandı.''Phi ben, ben seni seviyordum.''
İçinde sakladığı bu itirafı kelimelere döktüğü ilk andı fakat duyan sadece kendisiydi.
Mew zihninde dönüp duran bu anılardan kurtulmak için sürekli çalışıyordu, kendince zor bir bölüm seçmişti. Çalışmaları sayesinde doktorluk alanında yükselen bir isim olmuştu ve çoktan babasının hastanesinde bir koltuk sahibiydi. Fakat ne kadar kendini meşgul etmeye çalışsa da o gün küçüğe verdiği sözü her gün, her dakika hatırlıyordu. İçindeki bu hissi daha fazla bastıramayacağını anladı, tam o an kararını vermişti bütün bağlantılarını kullanarak onu bulacaktı.
Günümüz -Bumrungrad International Hospital -
Mew'un bütün bu yaşadıkları gözünün önünden film şeridi gibi geçti.
Şimdi ise... Onun küçük Kana'sı ona sadece bir nefes kadar uzaklıktaydı.
Yazar notu şeysi:
Aslında ilk defa bir şeylere yazmaya çalışıyorum ve bu tamamen doğaçlama gelişiyo şu anda. İlk kez denediğim için bölümler kısa fakat güncellemeleri oldukça hızlı yapmaya çalışıyorum. Başta sadece öylesine yazasım gelmişti fakat düzenli okuyan bir iki kişi bile olmuş olması mutlu hissettirdi. Noktalama ve diyalog geçişlerinde kötüyüm biraz umarım yazdıkça iyileşir. Yorum yapmaktan çekinmeyin lütfen hikayenin gidişatı hakkında fikirlerinizi benimle paylaşın
i love u ^3