10

630 52 2
                                    

San'dan###

Mingi ile bir günde ikinci kez tartışmıştık ve kavgaya tutuşmuştuk birbirimize acımadan vurduğumuza hâlâ inanamıyordum. Dudağımın kenarındaki kanı silerken kıkırdadım. "Kim derdi ki dayak yemek iyi gelicek" Mingi ciddi görünmeye çalışsa da o da gülüyordu "yediğin kadarını da attın tabi oğlum elin çok ağır lan"

"Tabi ne sandım" dedim ve kumların üzerine yattım "ne yatıyorsun lan kalk gidelim şuradan" başımı olumsuz anlamda salladım "sen git Mingi benim hiç gelesim yok burada kalıcam" Mingi şu ana kadar gördüğüm en sert bakışlarını attı bana "mal mısın zatürre falan olursun burada, hem Woo seni bekliyor demedim mi ben sana" omuz silktim Woo'nun umrunda olduğumu bile düşünmüyordum ki neden beni beklesindi sonuçta bana güvenmeyip reddetmişti değil mi? "De get oradan Mingi" dedim ama o beni zorla kaldırdı ve peşinde sürüklemeye başladı

"Lan sen bu kadar güçlü müydün?" diye söylendiğimde çoktan arabaya binmiştim bile "hayır sen bitik haldesin daha da önemlisi direnmek istemiyorsun bes belli ki Woo'nun yanına gitmek istiyorsun" kafamı başka tarafa çevirdim ve konuşmamayı tercih ettim haklıydı ve bu canımı sıkıyordu ne ara Woo'yu özlemiştim bilmiyordum ama özlemiştim işte maalesef onsuz geçen bir dakika on saat gibiydi...

Mingi'yle depoya geldiğimiz de Hongjoong ve Hwa bize endişeyle baktılar Hwa hemen yanımıza koşarken Hongjoong "ne lan bu haliniz?" diye çıkıştı omuz silktim "birşey olduğu yok kendimize geldik sadece" dedim
Hongjoong Hwa'nın elini tuttu ve "boşver bunları,bunlar kafayı yemiş hadi gidelim" dedi ve biz ne olduğunu anlamadan gittiler zaten ne ara gelmişlerdi onu da bilmiyordum.

Mingi de "Bende gidiyim sana Woo'yla iyi şanslar" diyip gitti. Depoya girip girmemek konusunda terettütlerim olsa da girdim ve Woo'ya kalmasını söylediğim odanın kapısını tıklattım ses gelmeyince içeri girdim.

İlk dikkatimi çeken şey masanın üzerinde ki benim yazdığım not oldu "dedektif misin sen?" diye söylendim ve yanına gidip yatağın ucuna oturdum. Benim kazağıma sarılıp uyumuştu. "Çok gıcıksın bana sarılıp uyumak varken kazağıma sarılmayı tercih ediyorsun" dedim duymıycak olsa da. Sonra ağladığını fark ettim göz yaşları hâlâ akıyordu "uykunda da mı ağlıyorsun?" dedim ve göz yaşlarını sildim. "San" diye mırıldandığında uyandığını düşündüm ama o sadece rüya görüyordu. "Seni geberticem" diye bağırdığında kahkaha attım kim bilir ne görmüştü rüyasında.

O böyle söylenmeye devam edince yanından kalktım ve odanın köşesindeki koltuğa geçip gözlerimi kapattım Woo'nun yanında uyuyamazdım malum uykusunda beni dövebilirdi onda o potansiyeli görmüştüm.

Woo'dan

Gözlerimi açtığımda ilk iş olarak saate baktım saat üç olmuştu koşup ışığı açtım ve etrafı kontrol ettim şimdiye kadar gelmiş olmalıydı Mingi onu bana getireceğine söz vermişti ama getirmemiş miydi? Eğer öyleyse Mingi'nin benden çekeceği vardı.

"San?" diye seslendim bir umutla belki buralardadır diye ama kimse cevap vermedi "San gelsene, neredesin? " diye bağırdım. San koşarak içeri girdi ve beni kolları arasına aldı "ne oldu sen iyi misin?" diye sordu uzunca yüzüne baktım nasıl yaralanmıştı o "yüzün..." dedim ama devamını getiremedim durumu fark etmiş olacak ki hemen benden ayrıldı ve "önemli birşey değil o sen uyumana devam et" dedi gidecekti ki bileğinden tutup onu durdurdum. "San ben öyle süslü cümleler kurabilen biri değilim ama bilmeni istiyorum ben..." San bileğini elimden kurtardı "Woo bunları şuan konuşmayalım" dedi ona ne olmuştu böyle birden bire benden nefret etmeye mi başlamıştı?
"Tamam ama burada kal lütfen" dedim başını olumlu anlamda salladı ve geçip koltuğa oturdu.

Onunla konuşmak istiyordum ama ne diyeceğimi bilemiyordum bu yüzden rüyamdan bahsetmeye karar verdim. "Biliyor musun çok kötü bir rüya gördüm seni bıçaklamışlardı öyle kanlar içinde yerde yatıyordun sonra tanımadığım bir adam geldi elinde bıçakla ona saldırdım bende çok öfkeliydim sana bunu yaptığı için onu öldürmeye çalışıyordu tehtidler savuruyordum ama o kaçtı sonra seni hastaneye götürdüm ve... ve ortadan kayboldun sanki bu dünyadan silinip gittin... o kadar korktum ki uyanır uyanmaz seni aradım"

San belli etmek istemese de dudağının kenarı kıvrılmıştı. "sayıklamalarını duymuştum korkmana gerek yok beni kolay kolay bıçaklayamazlar güçlüyümdür" dedi göz kırptı ve yan tarafına döndü orada iki büklüm yatmasına gönlüm asla razı olmazdı "San buraya gelsene bu yatak iki kişi için bile çok büyük" dediğimde San bana yandan bir bakış attı ve "konuşma da uyu" dedi biraz gıcık olsa da umursamamaya çalıştım ve yerimden kalkıp yanına gittim koltukta kalan minnacık boşluğa oturdum "sen kafayı mı yedin?"
"Yoo ama sen burada yatarsan bende burada yatarım" dedim. San uzunca ofladı ve kalktı "yürü başımın belası" dedi gülümsedim ve yatağa girdim. San yatağın en uç köşesine yatıp arkasını dönmüştü ama sorun değildi sonuçta bu benim zaferimdi

Dark ~Woosan~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin