San'dan###
~ haberlere çıkmadan birkaç saat önce~Woo ile uçurumun kenarında oturmuş aşağı bakıyorduk, buraya intihar etmeye gelmiştik ama pişman olmuştuk çünkü daha yaşamak istediğimiz çok şey vardı. Birlikte sinemaya bile gitmemiştik daha. Hem onun ölümüne nasıl izin verecektim ki, vermemiştim. Tuttuğum eline baktım benim elime nazaran buz gibiydi diğer elimle de tutup ısıtmaya çalıştığımda hüzünlü gözlerle baktı bana
"Ne yapacağız San?" Bunu çok düşünmüştüm ve aklımda birşey vardı sadece yardıma ihtiyacımız vardı ve yardım edecek kişiyi de çoktan çağırmıştım birazdan burada olması gerekiyordu. "Merak etme Woo benim bir planım var bana güven" dedim. İç çekti "nasıl olucak hiç bilmiyorum ama sana güvenim sonsuz"
Biraz bekledikten sonra sonunda Jongho ve bize yardım edecek iki arkadaşı da gelmişti. Woo'yla birlikte kalktık ve Jongho'yu işaret ederek "tanıştırıyım bu Jongho,bizim için sahte bir haber yapacak" dedim. Jongho bunu hiç düşünmeden kabul etmişti çünkü babamın ölümünde onunda parmağı vardı ve sonradan çok pişman olmuştu.bu yüzden kendini bana borçlu sayıyordu.
"O beni tanıyor zaten değil mi Hyung?" sorusuyla Woo'ya baktım yüzünü buruşturmuştu "bana şöyle seslenme ben senin abin değilim" diye çıkıştı Jongho omuz silkti "Bende sana çok meraklı değilim ama babalarımızın ilişkisi olduğuna göre üvey de olsa abimsin HYUNG" sonunu bastırarak söylemişti. Woo sinirle bana baktı "çağıra çağıra bunu mu çağırdın yani" diye söylendi.
O uzaklaşırken bende peşinden gittim ve arkasından sarılıp başımı omzuna koydum. "Merak etme sevgilim uzun sürmeyecek işini bitirip gidicek" dediğim de ofladı ve kabullendi.
Hızlıca planımızı işleme koyduk Jonghonun arkadaşları makyaj sanatçısı ve kameramandı Jongho ise spikerdi. Gerçekten uçurumdan düşmüşüz gibi fotoğraflar çekildik ve Jongho ile bir haber dizaynı yaptık haber ilk önce internette yayınlanacak sonra da Jongho bizzat haberimizi sunacaktı.
Tabi ki bu kadarla sınırlı değildi bizim için birer yeni kimlik ve pasaportta çıkartmıştı çünkü başka bir ülkeye gidicektik ve asla akıllara gelmiyceğini düşündüğümüz yere Türkiye'ye gidicektik.
Işin içinden çıkamadığım tek yansa arkadaşlarımıza bunu söyleyip söylememekti hiç görünmeden onlarla iletişim kurabilir miydik hiç bilmiyordum. "San" Woo'nun bana seslenmesiyle Jongho'nun yanından uzaklaştım ve onun yanına gittim. "Ben Yeosang'a bunu yapamam sende arkadaşlarına bunu yapmamalısın." Başımı kaşıdım "peki ne yapıcaz?"
"Benim bir fikrim var bizim için düzenlenecek cenazeye gidelim ve onlarla konuşalım onları en azından son bir kez görmüş oluruz" dedi "tamam" dedim mantıklı bir plandı.Yunho'dan###
Cenaze yapacağımız yere geldiğimizde hepimiz perişan haldeydik Mingi Yeosang'ı ayakta tutmaya çalışsa da onun hali de Yeosang'dan daha iyi değildi.
Hongjoong ve Seonghwa'ysa oldukça uzak duruyorlardı çünkü kavga etmişlerdi, Hongjoong onun acısını anlamıycağını düşünmüştü oysa ki Seonghwa da oldukça üzülmüş ve ona destek olmuştu.
Bense hiç biriyle konuşmuyor boş boş etrafa bakıyordum benim hayatımda San'ın olmadığı bir gün bile yoktu ki nasıl kabullenmektim? Kabullenmek istemiyordum işte.Biri omzuma dokunup "pardon geçebilir miyim?" dediğinde ona dönüp baktım bu çocuk haberlere çıkan çocuktu cenaze de ne işi olduğunu bilmesem de onu durdurdum. Şaşkın gözlerle bana baktı ve kibar bir şekilde "iyi misiniz?" diye sordu değildim hem de hiç iyi değildim. "Lütfen bana yalan haber yaptım de bu cenaze onların değil de" dedim çocuk koluma girdi ve beni bir yere oturttu. "Başınız saolsun acınız büyük olmalı ama kendinizi bu kadar harap etmeyin, sizi lavaboya götürmemi ister misiniz? Elini yüzünü yıkayıp kendinize gelirsiniz" başımı olumlu anlamda salladım ve beni götürmesine izin verdim.
Geldiğimiz yer lavabo değildi ve çocuk kapıyı kilitlemişti şaşkınlıkla çocuğa baktığımda omuz silkti ve "bıktım sizden" diye söylendi kime dediğini başta anlamasam da sonra Wooyoung ve San'ı gördüm hayal mi görüyorum diye gözlerimi ovalasam da gitmemişlerdi. "Gerçek misiniz siz?" diye sorduğumda San gülerek "tabi ki gerçeğiz" dedi. Yanlarına yanaştım ve San'ın suratına bir yumruk geçirdim. San geri sendelediğindeyse sarıldım. "Perişan oldum lan senin yüzünden"
Biz konuşurken az önce ki çocuk diğerlerini de getirip kapıyı tekrar kilitlemişti. Onlar da WooSan'ı gördüklerinde şaşırıp kalmışlardı ilk kendine gelen Hongjoong olmuş ve o da San'ın gözüne bir tane geçirmişti "mal mısınız lan siz biz neler yaşadık haberiniz var mı?" dedi
Yeosang bunu görünce ben neden yapmıyım demiş olacak ki o da Wooyoung'a bir tane geçirdi. "Sevgilin yumruk yerken sen yemesen olmazdı" dedi ve Woo'ya sarıldı. Sonrasında hepsi sırayla ikisine de sarıldılar.
Hasret giderme faslı bittiğinde Wooyoung ve San el ele tutuştular. "Size söylememiz gereken birşey var" dedi San. Onun sözleriniyse Wooyoung tamamlandı. "Biz Türkiye'ye gidiyoruz orada kendimize yeni bir hayat kurucaz buraya sizlerle vedalaşmaya geldik" Bu sözler ortama bomba gibi düşmüştü, gerçekten bizi geride öylece bırakıp gideceklerdi ama bu ölmelerinden daha iyiydi değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark ~Woosan~
FanfictionMafya çocuğu Wooyoung ve Düşmanı San çok fena şeyler olacak ... Engellerin arasında boğulurken yine de beraber olabilecekler mi?