💭30.ÜŞÜYEN ELLER💭

140 38 72
                                    

Selam...

Bölüm Şarkısı: Mustafa Cihat - Lila

Hepimiz bir durgunuz değil mi? 

Ah İlke, ah Lila...

Neyse daha fazla iç geçirmeden sizi bölüme alayım...

Oy ve yorum unutmayın olur mu? 

İyi Okumalar...

💭💭💭

İlke Ağsu

"Ben duramam İlke, bu kadar güçlü değilim."

"Baksana halime, sende arkasında durabilsem şuan bu hale mi gelirdin? Güçlü olsam şuan yere oturmuş ağlar mıydım?" 

"Üzgünüm İlke... Ben bunun arkasında, babamın karşısında duramayacak kadar güçsüzüm."

"Senden böyle bir şey isteyemem İlke, özür dilerim..."

"Özür dilerim..."

"Yapamam."

Ellerimi hırsla saçlarıma geçirerek çekiştirdim. Anlamıyordum, ben bu kızı anlamıyordum. Söylediği her kelime, her cümle beynimde bir sağa gidiyordu bir sola ama hiç bir şekilde anlayamıyordum.

Çabaladım.

Yalvardım.

Gücün yoksa ikimizin yerine de gücüm var dedim, sen duramazsan ben dururum ama o elimi tut dedim. Ama o karşımıza çıkan ilk zorlukta ellerimi bıraktı. Onu sıkı sıkıya tutan ellerimin arasından ellerini çekti, ellerim üşüdü. Normalde elleri üşüyen Lilaydı. Onun ellerini tutup üşümelerini engelleyeceğime söz verdim, olabildiğince de tuttum bu sözümü. Ellerimi ellerinden çektiğinde üşümeyen ellerim, Lila'nın ellerinin yokluğundan üşüdü. Ama o ellerimin üşümesini engellemedi. Tutmadı elimi, öylece üşümeye terk etti.

Gözümden akan bir damla gözyaşını da sildikten sonra burnumu çektim. Başımı kaldırarak İkra'nın evinin camına baktım. 

"Ben savaşayım dedim, elimi tut dedim yapamam dedin, eyvallah. Karşısına çıkan ilk zorlukta pes eden, elimi tutmayan biri için daha fazla dil dökemem Lila."

Lila'ya kurmuş olduğum bu cümle benim canımı yakıyordu. Dudaklarımdan bu kelimler birleşip nasıl cümle olarak çıktı bilmiyorum ama pişmandım. Lila'ya bu cümleleri kurduğum için deli gibi pişmandım. Kalbimin acısından, çektiğim pişmanlık duygusundan gidememiştim. O evden çıktığım gibi apartmanın önünde ki merdivene oturmuş öylece beklemiştim, düşünmüştüm.

Kalbim onu öyle geride bırakmama izin vermemişti.

Oysa ki Lila daha bizim için savaşamazken ben sırf haklı olarak söylemiş olduğum cümlelerin pişmanlığını çekip arkama dahi bakmadan gidemiyordum. 

Ben olduğum yerde sayıklıyordum Lila ise sanki kalbimi yerinden sökmüştü daha sonra arkasında bakmadan kalbimle beraber gitmişti. Ben ise sol göğsümden akan kanlarla öylece arkasından baka kalmıştım.

Aynı böyle hissediyordum.

Hala bıraktığım gibi yerde oturup ağlamaya devam ettiğini çok iyi biliyordum. O güzel gözlerinden bir damla gözyaşı akması içime dokunuyordu. Ağlamasını durduramayacağımı biliyordum, çektiği acıyı o odaya girdiğim an hissetmiştim ve bencilmişçesine ağlama diye cümle kurmamıştım. Sadece yukarı bakmasını istemiştim, yukarı bakarsa daha az gözyaşı akardı. İçime daha az dokunurdu...

LİLA İLKESİ /Yarı Texting/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin