23. Gizem(Derine İnen Kökler)

517 47 26
                                    

Yüzünde bir tebessüm vardı. Ve Bay Grount gözleri kapalı bir şekilde öldü. Bir insan geride bir şey bırakmışsa, ya da tamamlayamadığı bir işi varsa, gözleri açık bir şekilde öldüğünü söylerler. Ama Bay Grount ile ilgili hatırladığım en son şey gözlerini kendisinin kapattığıydı. Spherudy'nin kreplerini gördüğünde neşeyle bakan, derste sürekli etrafta gezdirdiği, birçok şey görmüş geçirmiş olduğunu tahmin ettiğim gözleri, sır gibi dünyasıyla beraber bir bilinmezliğe dönüşmüştü.

İçinde bulunduğum transtan güçlükle çıkarak kendimi ayağa kalkmaya zorladım. Belki zihin bağının, belki yaşadığım şokun etkisiyle bocalayarak dizlerimin üzerine çöktüm.

"Yardım!" diye bağırdım. Sesim çıkmadı. Elimle boğazımı tuttum. Çaresizlikle bağırdım. "Yardım edin lütfen!"

"Neler oluyor?"

Quamfer'ın sesini duydum. Bize doğru yaklaşan adım seslerini işittim. Kısa süre sonra soluk lacivert renkli takım elbisesinin paçaları görüş alanıma girdi.

"Bayan Kleefleigh?"

Başımı güçlükle yukarı kaldırdım. Siyah saçlarının gölgelediği koyu renkteki gözleri bana tedirginlikle bakıyordu. Hemen sonra, yerde yatan Bay Grount'u fark etti. Gözlerindeki endişe dolu ifade, yerini dehşet dolu bakışlara bıraktı.

"Çekilin lütfen!" diye bağırdı.

Quamfer'ın yanında yere çömelerek değneğini eline aldı. Tanıdığım en özgüvenli büyücülerden biri olmalıydı. Ama değneğini eline aldığında eli belirgin bir şekilde titriyordu. Büyü sözcüklerini söylerken onu izledim. Elini Bay Grount'un göğsünün üzerine koydu. Parmak uçlarından süzülen mor ışık huzmeleri, Bay Grount'un yırtık cüppesinin üzerinde sonlanarak karardı. Siyah enerji katmanı kısa sürede tüm cesede yayıldı.

"Bu... bu..." dedi sonra. "Kehanetle bağlanan bir ölüm. Bozmak imkansız."

Elini geri çekti. Kan parmak uçlarını kırmızıya boyamıştı.

"Onu bulduğumda çok geçti, ben-"

"Faydası olmazdı," dedi başını bana doğru çevirerek. Ama bana bakmadı.

Gürültü patırtıyı duyanların bahçeye doluşmaya başlaması uzun sürmedi. Yağmur yavaşlamıştı. Bay Grount'un etrafında toplanan küçük kalabalık, kısa sürede büyüdü.

Omzuma konan bir el fark ettim. Yukarı baktığımda Lovena'yla göz göze geldim. Omzumu sıvazladı. Kolumu tutarak ayağa kalkmama yardımcı oldu.

"Zavallı Bay Grount," diye mırıldandı.

Quamfer, hemen büyü eğitmenleriyle görüşüp yetkililere haber verdi. Büyücü Güvenlik Birimleri'nin soluğu Grimlocks'ta alması uzun sürmedi. Bay Grount'un cesedinin üzerine bir örtü örttüler. Bay Grount'un etrafında toplanan insan kalabalığını dağıttılar. Bahçede kimsenin kalmaması üzere talimat verildi. Öğrencilerin gün boyu odalarından çıkmaması söylendi.

Üst kata çıktık ve Lovena'nın odasına gittik. Yatağının üzerine oturdum.

"Sylvia! Sırılsıklamsın!" diyerek dolabına yöneldi. Eline geçirdiği toz pembe renkteki battaniyeyi omuzlarımın üzerine bıraktı. Battaniyeye sarıldım. Gözlerimi yumarak derin bir nefes aldım.

"Ölürken yanındaydım," dedim sonra. "O benimle zihin bağı kurdu."

"Ne!" diye haykırdı Lovena. "Ne, ne vardı zihin bağında?"

Dudaklarım titriyordu. Battaniyeye daha sıkı sarıldım. Bay Grount'un son anlarında bana gösterdiği vizyonu hatırlamak için zihnimi zorladım.

"Suyun altındaydım. Ben..." Elim istemsizce boğazıma gitti. "Boğuluyordum. Nefessiz kalmıştım ve gittikçe dibe batıyordum."

"GÖLGE" - Magic Serisi I ∞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin