Kütüphanede yaşananların üzerinden birkaç hafta geçmişti. Her şeyin alışıldık garipliğiyle devam ettiğine sizi temin edebilirim. Chesco o günden beri suskun tavrını korumuştu. Onu sadece yemeklerde görebiliyorduk. Bazı öğünleri atladığı da oluyordu. Genellikle ağzını bıçak açmıyordu.
Bayan Giltwood ise o günden beri bana hayatı zindan etmek için elinden geleni yapıyordu. Derslerde sürekli ayağa kaldırılmaya ve azar işitmeye artık alışmıştım. Bana neden bu kadar kinlendiğini hiç anlamıyordum. Bir faydası ise, o zamandan beri daha fazla büyü çalışmaya başlamış olmamdı. Grimlocks bu konuda bana iyi gelmişti. Her nasılsa eskiden asla beceremediğim büyüleri artık kolaylıkla yapıyordum. Rena becerilerime hayran olduğunu söylüyordu. Bunu ömrümde duyacağımı düşünmezdim. Belki de evden biraz uzaklaşmak bana lazım olan şeydi.
Yine de henüz pek özgüven kazanmış sayılmazdım. Derslerde geri planda kalmayı tercih ederdim. Birden eski beceriksizliğim geri gelecek diye ödüm kopuyordu. Yeni çalışma düzenim sayesinde özgüven kazanabilmeyi umuyordum.
Bu yolda karşıma çıkan tek engel ise Calista'ydı. Odada ders çalışmama asla izin vermezdi. Ya sürekli ne yaptığımı sorardı, ya büyünün çalışılacak bir şey olmadığıyla ilgili nutuklar çekerdi, ya da pijama partileri gibi daha uzun etkileri olan 'kızsal' yöntemlere başvururdu ki sonunda odayı terk etmek zorunda kalırdım. Genel olarak odada çalışma planının berbat gittiğini söyleyebilirdim. Neyse ki bahçede çalışmaya alışmıştım. Bir bankı bile sahiplenecek kadar lüzumsuz biri olduğuna kanaat getirdiğim o çocuğu bir daha görmemiştim. Ki belli etmesem de Calvin'e bunun için minnettardım.
Bankta oturup ders kitaplarına gömüldüğüm geç saatlerde bazen yanıma oturup boş boş etrafa bakarak beni şereflendiriyordu. Pek konuşmuyorduk. Benim zihnim hep dolu oluyordu. Rüyalarımı düşünüyor oluyordum genelde.
Defalarca kez zehirlenerek öldüğümü gördüğüm rüyalar görmüştüm. Bazense rüyalarımda yüzünü görmediğim bir bana bıçaklar fırlatıyordu. Annemi görüyordum. Öldürülüşünü.
Babamı görüyordum. Eskisinden çok daha fazla. Beni bıraktığını ve kuyunun derinliklerinde kaybolduğumu.
Annemi bir kez kaybetmiştim. Babamı ise her gün tekrar tekrar kaybediyordum. Her gün benim için biraz daha ölüyordu. Beni ziyarete gelebilirdi. Ama gelmiyordu.
"Büyü tarihini çok mu seviyorsun?"
Yanımda oturan Calvin'e baktım.
"Ne?" dedim kendime engel olamayıp esnerken.
"Hep büyü tarihi çalışıyorsun," dedi. Tek kaşını kaldırdı. "Odanın yolunu mu şaşırdın?"
"Tek kelime," dedim bitkin bakışlarla. "Calista. Yine pijama partisi veriyor."
"Neden Lovena'nın yanına gitmiyorsun?"
"Oda arkadaşı benden nefret ediyor," dedim.
Güldü. Elimdeki kitabı aldı.
"Büyü tarihini Bayan Giltwood'dan iyi biliyor olmalısın."
"Pek sayılmaz," dedim başımı kaşıyarak. "Sen benden iyisindir. 4. seviye değil misin?"
Seviyesini belirtmemi bir iltifat gibi almışçasına gülümsedi. Sonra mavi gözlerini benden ayırmayarak kitabı geri verdi.
"Sanmam. Büyü tarihiyle aram hiç iyi olmadı."
"İnanmadım," dedim gözlerimi kısarak. "Bu arada, beni korumana ihtiyacım yok. Geç saatlere kadar burada beklemek zorunda değilsin yani."
Eliyle çenesini sıvazlayarak gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"GÖLGE" - Magic Serisi I ∞
Fantasy# WattpadFantasyTR Okuma Listesinde /'Sylvia, kasabaya ilk inişinde tanıştığı kişinin bir kara büyücü olacağını bilemezdi. Oysa büyücü onu bekliyordu. Yıllardan beri.' Kasabada yaşanan felaketin ardından Sylvia kendini Grimlocks büyücülük okulunda b...