22. Gizem(Erken Bir Veda)

820 85 16
                                    

Calvin ve Knight, Quamfer'ın peşi sıra okula doğru ilerlerken arkalarından bakakaldım.

Calvin ilk defa Knight'a kafa tutmuştu. Bunu yapmasını gerçekten beklemiyordum. Ona güvenmekte zorlanmıştım, o ise bana yardımcı olmak adına defalarca kendi başını belaya sokmuştu. Bu durum kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu. Neredeyse hiçbir şey yapmamasını yeğlerdim.

Knight'ın imalı konuşmasını düşündüm. Calvin'in bunu benim için yaptığını söylemişti. Benim için ona kafa tuttuğunu. Bunu yapması için aklıma herhangi bir sebep gelmiyordu. Öte yandan, Knight'ın adıma leke sürme çabalarını boşa çıkardığı için mutlu olmalıydım. Oysa zihnimi istila eden düşünceler yakamı bırakmıyordu. Tüm okul beni böyle görüyor olmalıydı. Balo günü trole yaptığım büyünün kara büyü çıkması bir şekilde duyulmuştu. Bu başımı belaya sokabilirdi. Grimlocks tehlikeli büyülerle uğraşan bir genç büyücüyü bünyesinde barındırmak istemezdi.

Daha fazla dikkat çekmemem gerekiyordu. Belki bir süre bunun için çabalamalıydım. Ortalık yatışana kadar daha dikkatli olmalıydım. Hala balo günü nasıl kontrolümü kaybedip yaratığa meydan okuduğumu anlayamıyordum. Ama başıma gelen olayların duyulması, araştırmalarımı zora sokabilirdi. Bu yüzden bir süre kime güvendiğime dikkat etmeliydim.

Okulun giriş kapısında Chesco'yu gördüğümde, tanıdık bir yüz gördüğüm için neredeyse sevinmiştim. Ona doğru ilerleyip gülümsedim. Donuk bir yüz ifadesiyle bana baktı.

"Lovena'ya söylediğine inanamıyorum," dedi ciddi bir ifadeyle.

"Ne?"

"Kehaneti Lovena'ya anlatmışsın," dedi. "Sylvia, sana güvenmiştim. Bu aramızda kalacaktı."

"Chesco ben..." Derin bir nefes aldım. "Kehanetin gerçekleşmesi an meselesi. Saklamamamız gerektiğini düşündüm."

"Mesele de bu," diye fısıldadı Chesco. "Grimlocks'ta bir ölüm kehaneti serbest kaldı. Yakında haber ajansları buraya doluşmuş olacak. Umarım Lovena'ya çenesini tutması konusunda güveniyorsundur. Çünkü ben güvenmiyorum."

Arkasını döndü ve okulun kapısından içeri girdi. Kapı, arkasından sertçe kapandı. Chesco'yu şimdiye kadar hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Chesco zekiydi. Olacakları şimdiden öngörebiliyordu. Ve muhtemelen tüm bunlar için kendini suçluyordu.

Chesco kadar analitik değildim. Bu olaya ondan çok daha duygusal yaklaşıyor olmalıydım. Haberin duyulması ve Grimlocks'un dikkatleri üzerine çekmesi umurumda değildi. Daha ziyade kehanetin nasıl vuku bulacağı ve kurbanın kim olacağı soruları zihnimi meşgul ediyordu. Öğrenmek istediğimi de sanmıyordum.

Gök gürledi. Grimlocks'un tepesine üşüşen kara bulutlar havanın aniden soğumasına neden oldu. Yağmurun başlamasını beklemeden adımlarımı hızlıca okulun giriş kapısına yönlendirdim. Bu aralar hava muhalefetleri o kadar sıklaşmıştı ki, artık sürekli yağmur yağmasına alışmıştık.

Doğru kafeteryaya yönelerek boş masalardan birine oturdum. Spherudy'den bir kahve rica ettim. Kahveyi yudumlarken, aklıma amcam geldi. Beni buraya güvende olmam için gönderirken, tüm bu yaşananları tahmin bile edemezdi. Grimlocks'ta okumak, onun yanında Lueline'da kalmış olmaktan daha güvenli değildi. Ölüm kehaneti gerçekleştiğinde, eve dönmemi ister miydi acaba?

Düşüncelere dalmışken, yanımdaki sandalyeyi çekip oturan Raven'ı fark etmemiştim. Elini yüzümün önüne doğru salladığında irkildim.

"Sylvia, beni duyuyor musun? Bu aralar çok garipsin."

"Özür dilerim," dedim. "Ben, düşüncelere dalmışım."

"Sen, Chesco, hatta Lovena. Hepinizin neyi var böyle?" diye homurdandı. "Bu aralar hep kendi başınıza takılıyorsunuz."

"GÖLGE" - Magic Serisi I ∞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin