15. Gizem(Beni Bekleyen Ev)

620 77 37
                                    

Selamlar herkese! Normalde yazarın hikaye-okur arasına çok girmesi taraftarı değilim, o yüzden buralara yazarken beni pek görmezsiniz. Ama bu sefer birebir sohbet ortamı oluşturmak istedim. Magic benim yıllardır üzerinde çalıştığım ve kurguladığım bir roman. Bu satırları okuyor olmanız bile benim için çok anlam ifade ediyor. Oy, yorum, takip sayılarına pek takılan biri değilim. Asıl gayem ünlenmekten ziyade, bu fantastik dünyanın kapılarını sizinle beraber aralamak. Ama bölümlerin üzerinde saatlerce uğraşıyorum, ne kadar yoğun olsam da. Ve yeni bölümleri beklediğinizi anlayabilmemin tek yolu oylar ve yorumlar. Tekrardan, bu yolda benimle beraber olduğunuz için teşekkür ederim. Dilediğiniz her zaman bana yazmaktan çekinmeyin. Hoşçakalın :)

➳⎯⎯ও∞ও⎯⎯➳


Ceza odasında hoş bir keman tınısı yankılandığında, uykulu gözlerimi aralayarak başımı sıradan kaldırdım. Cezanın bittiğini duyuran zil sesi bir süre daha devam etti. Kollarımı açarak iyice gerinirken gözlerimi kırpıştırdım. Ceza biraz daha uzun sürseydi uyuyakalacaktım ve bu hiç iyi olmazdı.

Baygın gözlerim Calvin'le buluştuğunda, benim aksime gayet dinç görünüyordu. Dimdik bir şekilde sırasında oturuyordu ve gün sonu değilmişçesine üstü başı derli topluydu. Terden yüzüme yapışan saçlarımı elimle yüzümden çektim.

"Çıkabilirsiniz. Değneklerinizi alın," dedi Giltwood.

Masaya ilerlerken, Calvin benden önce davrandı. İki değneği de aldı ve benimkini bana doğru uzattı. Elinden değneğimi kaptım. Değneğini Giltwood gibi boğazına yaslayarak konuştu.

"Buna ne zaman son vereceksin."

Elbette konuşmadan büyü yapmayı da beceriyordu. Yapamasa şaşardım. Knight'ın çetesindeki herkesin 4. seviye büyücüler olması, gerçekten göz korkutan bir durumdu. Onları hafife almış olduğumu hissettim.

Tabii Calvin'e bu büyüyü nasıl yapacağımı bilmediğimi çaktırmayacaktım. Hiç bozuntuya vermeden arkamı dönerek kapıya yürüdüm. Eşikten dışarı adımımı attığımda rahat bir nefes aldım. Nefesimin sesini duymak bile çok rahatlatıcıydı. Maraton koşmuş gibi öne eğilerek dizlerimi tuttum.

"Sylvia."

"Ne?" diyerek patladım birden. "Ne? Ne var? Ne istiyorsun? Benimle derdin ne senin?"

Şaşkınca bana baktı.

"Bak, Calvin." Ellerimi göğüs hizasında birleştirerek ona döndüm. "Olay istemiyorum, sorun istemiyorum, bela istemiyorum. Tüm ömrümü küçük bir kasabada geçirdim ben. Bunların hepsi benim için çok fazla." Elimi kalbimin üzerine koydum. "Lütfen. Ben sadece... Daha fazla sorun istemiyorum hayatımda. Lütfen. Niyetin bu değilse bile, başımı belaya sokuyorsun."

Duraksadı. Bir süre bir şey söylemedi. Bakışları etrafta gezindikten sonra tekrar bana döndü.

"Tamam," dedi sadece. Başka bir şey söylemesini beklercesine ona baktım. "İstediğin buysa, seni rahat bırakacağım."

Adımlarını sağ tarafa yönlendirerek gözden uzaklaştı. Sonunda istediğim olmuştu. Sanırım buna mutlu olmalıydım. Ama nedense hiç de öyle hissetmemiştim. Knight'a olan nefretimin Calvin'e olan tavırlarımı şekillendirdiği doğruydu. Ve içimden bir ses, onunla arkadaşlık ettiği için bunu hak ettiğini söylüyordu. Yine de benim için yaptıklarından sonra ona haksızlık etmiş olabilirdim.

Ben de adımlarımı ağırdan alarak peşinden gittim. Nihayet koridora çıktığımda, kat büyüsüyle zemin kata indim. Bir an önce odama dönmek istiyor olsam da, önce müdürle görüşmeliydim. Bir süre Quamfer'ın ofisinin etrafında dolanarak söyleyeceklerimi kafamda toparlamaya çalıştım.

"GÖLGE" - Magic Serisi I ∞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin