Önümde kavuşturduğum ellerimi incelemeyi bırakıp başımı dikleştirdim. Müdür, sağ tarafındaki kağıt yığınına doğru uzandı. Bana bakıp beni rahatlatmak istercesine gülümsedi. Sağ tarafında duran kalemliğe uzanarak bir dolma kalem aldı. Kapağını çıkararak kağıda bir şeyler karaladı.
"Sylvia, sonunda aramıza katılmış olmana çok sevindiğimi belirtmek isterim," dedi o sırada. Konuyu dağıtarak aklımı endişelerimden uzaklaştırmak istediğini düşündüm.
"Ben de, efendim," diyerek çok inandırıcı sayılamayacak bir yalan söyledim. Kollarını masaya yaslayıp bana baktığında, bir an anladığını düşündüm. Anladıysa da bozuntuya vermedi. Gülümsemeye devam etti ve öksürerek boğazını temizledi.
"Elliot seni kendi eğitmek konusunda çok kararlıydı. Fikrini neyi değiştirdiğini merak ediyorum doğrusu."
Bir bela yapmış çocuk gibi kafamı önüme eğdim. Sanki gözlerime uzun süre bakarsa, nedenini anlayacağını düşünmüştüm bir an. Neyse ki bir cevap beklemeden konuşmaya devam etti.
"Amcanla çok eskiye dayanan bir dostluğumuz var. Seni bırakmaya gelip de ziyaret etmemesine alındım doğrusu."
Bunun sebebinin de, anca kendine gelebilmiş Regus'u bir an önce ziyaret etmek ve kasabayla ilgili haber almak istemesi olduğunu söylememeye karar verdim.
"Şu an kafan çok karışıktır," dedi samimi bir gülümsemeyle. "Açıkçası kağıdının neden hiçbir fanusa girmediğini ben de bilmiyorum. Endişelenme. Onunla biraz konuş, tamam mı?"
Kafa karışıklığımı ifade edecek kelimeleri bulmaya çalışırken, bu esnada masanın bir kenarında ellerini ovuşturmaya devam etmekte olan kağıdı bana doğru iteledi. Kağıt, endişeli gözlerle etrafı süzmeye devam ederken bana bakmamayı sürdürdü. Elimi ona yaklaştırıp nazik bir hareketle kağıdı elime aldım. Müdüre baktım. Devam et, dercesine elini salladı ve sandalyesinde geriye yaslandı.
"Merhaba-" dedim. "Acaba beni neden- bir seviyeye yerleştiremediğini biliyor musun?"
İşte o sırada, küçük endişeli gözler ürkekçe bana döndü. Beklediğimden de cılız bir sesle konuşmaya başladı.
"Senin zihnin çok... karışık."
Bir daha müdüre baktım. Başını salladı ve tekrardan devam etmemi işaret etti.
"Ama belki sen- beni bir yere yerleştirirsin ve- işimiz bitmiş olur."
"Yapamam," dedi güçlükle çıkardığı sesle.
"Yapabilirsin. 4 seviye var, birine ait olmalıyım. Değil mi? Belki sen-"
"Yapamam dedim," diye sesini biraz yükseltti. "Yapamam, olmaz!"
Birden elimden fırlayıp odanın sağ köşesindeki ahşap dolabın tepesine uçtu. Arkasından bakakaldım.
"Peki," dedi müdür öne eğilerek. "Bu garip. Daha önce olmamıştı." Çenesini sıvazladı. "Seni öylesine bir sınıfa yerleştirelim öyleyse. Ne dersin?"
Başımı yukarı aşağı salladım. Sadece sona ermesini istiyordum. Başıma gelecek en kötü şeyin 1. seviyeye gitmek olacağını düşünmüştüm. Oysa en kötü şey, herkes çoktan sınıflarına dağılmışken, zihin büyüsüyle zihnime bağlanmış olan kâğıdın beni hiçbir seviyeye yerleştirememesiydi. Ve bunun sebebi elbette ki, var olan seviyelerden bile daha düşük seviyede olmamdı. Şimdiden kötü bir başlangıç yapmıştım.
Müdür köşedeki dolaba doğru ilerledi ve dolabın tepesine uzanıp, titremekte olan kağıdın tepesini okşadı. Hemen sonra dolabın kapısını açtı ve içindeki birçok sürgüden birini açarak içinden rulo yapılmış bir kağıt aldı. Masanın başına geldiğinde kâğıdı bana uzattı. Ruloyu açarak kağıdı inceledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"GÖLGE" - Magic Serisi I ∞
Fantasy# WattpadFantasyTR Okuma Listesinde /'Sylvia, kasabaya ilk inişinde tanıştığı kişinin bir kara büyücü olacağını bilemezdi. Oysa büyücü onu bekliyordu. Yıllardan beri.' Kasabada yaşanan felaketin ardından Sylvia kendini Grimlocks büyücülük okulunda b...