Korkular

4.3K 242 32
                                    

Multi: Gece'nin kolundaki anlaşmanın işareti.

Benim için özel bir yeri var bu işaretin, saçma falan görünüyor ama özel bir şey. İstenmiş ben de koymalıyım dedim. Hikayeyi okuyan, oy veren, yorum yapan herkese ayrı ayrı teşekkürler. Gidişatla ilgili yorumlar oluyor ama şimdilik bir şey söylemek istemiyorum, herkese iyi okumalar. Seviliyorsunuz.

"Dur bir dakika, kanatlı yaratıklar ne zamandır toplu taşıma araçlarını kullanıyor?" dedim şaşkın gözlerimle Ezra'ya bakarken. Her zaman ki gibi sıkıcı bir ifadeyle gözlerime bakarken aşağılayıcı ses tonuyla konuştu.

"Keşfedildiklerinden beri Gece. Ne bekliyordun, uçan halı falan mı?"

"Neden olmasın." dedim homurdanarak. Yaklaşık bir gün boyunca uyuduktan sonra Ezra beni tepikleyerek uyandırmış ve tekrardan yola çıkacağımızı söylemişti. Daha beynimde ki nöronlar uyandığımın farkına varmaya çalışırken bilmem ne yerine gitmek için bilmem ne yapacağımızdan falan bahsetmişti ama tabiki dinlememiştim. Mirel'in evinden ayrıldıktan sonra Ezra'yla iki saatlik yol yürümüştük, şehir içine geldiğimizdeyse Ezra taksiye binip kalacak bir otel bulmamız gerektiğini söylemişti. Tost yapabilen bir şeytanın taksiye bineceğini söylemesine şaşırmamalıydım belki de.

Ezra'yla durduğumuz yol kenarında söylediğine göre taksi beklerken Mirel'in çantama doldurduğu pembe kıyafetlerin ağırlığından yakındım ve bileğimde ki acısı geçmeye başlayan kabuk bağlamış yaraya göz gezdirdim. Vücudumda belki de sonsuza kadar izi kalacak olan bu işaret Ezra'nın beni öldürmeyeceğine dair tek güvencemdi. Gerçekten komik geliyordu, değersiz hissettiriyordu. Hayatımın bu kadar ucuz olması.

Üstelik sembol o kadar saçma görünüyordu ki, bu tür şeylerin daha havalı falan olması gerekmez miydi?

Fantastik dünyamın kapılarını kapatıp yanımda duran Ezra'ya baktım. Lanet olası yakışıklıydı. Bizim okulumuzda olsa muhtemelen okulun tüm kızların peşinde koştuğu popüler çocuk kategorisine girerdi. Eğer karşımda düşüncelerimi duyan başka bir ben olsaydı, muhtemelen bu dediğime karşılık göz devirirdi ve soru sorar bir tavırla "Ezra'dan bahsediyoruz Gece?" derdi. Haklıydı. Ezra'dan bahsediyorduk. O muhtemelen peşinde koşan kızların zevk için boğazını falan parçalardı. Düşüncelerimin arasında diğerlerine yumruk atarak öne geçen gerçekle kaşlarımı kaldırdım.

Ezra kaç yaşındaydı?
Yani görünüşü en fazla yirmi ya da yirmi bir gösteriyordu, ama kæralar bu kadar garipken yüz ya da iki yüz olmadığını nereden bilecektim ki?

Hala taksi bulamamış olmanın verdiği sinirle yüzü katılaşan varlığa baktım ve sordum.

"Bir şey sorucam, sen kaç yaşındasın?"

Sorduğum soruya karşılık yüzünü bana döndüren Ezra'nın dikkatini çektiğimi farketmem uzun sürmemişti. Gergin yüz ifadesi yumuşarken "Sanane." dedi.

Ergen.

Cevap vermesini umarak devam ettim. "Ailen nerde?"

Ezra sonunda bize yaklaşan taksiye el kaldırdı. "Ben sana uygun bir koca adayı değilim Gece. Şimdi sus."

Önümüzde duran taksinin arka kapısını açıp binmem için sinirle gözlerime bakan Ezra'ya suratımı buruşturdum. "Sen kimse için koca olacak kadar uygun değilsin. Seni seven kıza yazık, iki güne kalmaz boğazı elinde kalır senin."
Ezra taksi şoförüne daha önce adını duymadığım bir otelin adını söylerken bana geri cevap vermedi. Aklıma o gece söyledikleri gelmişti. Kæralar sevdiklerini öldürmeleri için var olmuştu. Her ne kadar bu bir efsane olsa bile bir süre sonra söylediklerime pişman olmuştum. Onu üzmüş müydüm? Ezra belki de hiç sevmeyecekti, belki de sevmekten korkuyordu. Şu an yaptığı her şey kardeşi içindi, her ne kadar yöntemleri pek güzel olmasa da. Sanırım onun bile iyi yanları vardı.

KÆRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin