“Gece, iyi misin?”
İyi miydim? Neden bana nasıl olduğumu soruyordu ki? Bu ses kime aitti? Karanlık, kulağımda uğuldayan bir rüzgâr ve tekrar karanlık, sanırım hissettiğim şeyleri sıralasam böyle bir liste olurdu. Kendimde değildim, bunu biliyordum. Her şey bulanık ama aynı zamanda çok netti sanki. Basitti, kendimde değildim. Neler yaşadığım, nerede olduğumsa tam bir karmaşaydı. Sadece uykum vardı, uyumak istiyordum. Gözlerim kapalıydı biliyordum, istediğim an tamamen karanlığa gömülüp geride kalan bir avuç bilincimi de kaybedebileceğimin de farkındaydım. Tek bir sorun vardı. İçimde konuşan bir Gece bunu istemiyordu. Tüm vücudum karanlığa gömülmeye, sanki kendisini bir denize atıp sonsuza kadar kaybolacakmışçasına uyumaya hazırdı, tek sorun o histi. İçimden bir parça inatla bunu yapmamı istemiyordu. Beni uyandırmaya çalışıyor, şiddetle ayağa kalkmam için bana yalvarıyordu. “Gece, uyan!”
İşte yine aynı ses. Kulağımda esen rüzgârın içinde boğuk olarak bana ulaşan tek ses buydu. Sesi tanıyordum. İçimde uyanmam için bana yalvaran Gece’nin tek dayanağı bu sesin sahibiydi. Sesi duymasıyla birlikte atağa geçmiş ve vücuduma hâkim olmaya çalışarak dudaklarımdan sesin sahibinin isminin dökülmesi için çabalıyordu. Uyanmamı isteyen Gece her ne kadar çabalasa da ona yardım edemiyordum. Vücudum inatla hareketsiz kalmak istiyordu. Ellerimi hissediyordum, ama hareket ettirmek bana çok uzakmış gibi geliyordu. Hislerim yavaşça bana ulaşmaya çalışırken beni uyandırmaya çalışan parçam tekrar harekete geçti ve gözlerime yöneldi. Uyumak istiyordum, hem de çok. Ama bir yandan da uyumamam gerektiğinin farkındaydım. Uyursam her şey sonlanacaktı sanki. Ne olduğunu bilmesem de içimdeki parça her şeyi sonlandırmak için hazır değildi. Niye böyle yapıyordu anlamıyordum, ama ona katılmaya karar vermiştim. Uyumamalıydım.
Gözlerimi açmak için çabalarken hislerimin kontrolünü ele almaya çalıştım. Bulanık değil, mantıklı düşünmeliydim. En son neler olduğuna dair birçok görüntü gözümdeki perdenin üzerine dizilse de başımda hissetmeye başladığım büyük ağrıdan dolayı parçaları bir türlü bir araya getiremiyordum. Gözlerim bulanık bir dünyaya açılırken bana kalkmam için bağıran ses kulaklarıma daha net ulaşmaya başladı. “Lanet olsun uyanman gerek.”
Noda. Bu oydu. Beynimdeki görüntüler teker teker birbirlerini tamamlarken hala aynı yerde olduğumu anladım. Fena halde dayak yemiştim, muhtemelen daha sonraysa bayılmıştım. Bir el, Noda’ya ait olmalıydı, başımı alttan sarmış ve yukarıda tutuyordu. Yarım yamalak bir şekilde başımın ağrısını hissetsem de kendimi hala çok yorgun hissediyordum. Gözlerimi biraz daha açarak Noda’ya bakmaya çalıştım. Bulanıktı, ama o sarı saçların ondan başka kimseye ait olamayacağını da biliyordum.
Noda gözlerimi açmaya çalıştığımı görmesiyle beraber “Sonunda, Gece kalkman gerek. Yürüyebilir misin?” diye sordu. Yürüyebilir miydim? Daha gözlerimi bile tam açamazken yürüyebileceğimi hiç sanmıyordum. Tehlike altında olmalıydık. Noda’nın yüzü netleşirken gördüğüm manzarayla her ne kadar uzuvlarımı zar zor hareket ettirebilsem bile vücudumda bir şok dalgasının yayıldığını çok net hissetmiştim. Noda’nın yüzünde alnının sol tarafından başlayıp sağ alt çenesine kadar inen bir kesik vardı. Sırtındaki ısırıklardan çıkan kan omzuna kadar ulaşmıştı. Kirli, kırmızı kazağın üzerindeki kurumuş kan lekesini çok net bir şekilde seçebiliyordum. Beni baştan aşağı saran ürperti biraz daha toparlanmama yardım ederken korkuyla “Yaralısın.” dedim. Daha iki dakika önce uzuvlarını hissetmeyen birisi olarak çok ani bir çıkış yapmıştım. Noda’yı o halde görmek içime anlam veremediğim bir korkunun dolmasını sağlamıştı. İnsan korktuğu zaman her şeyi yapabilirdi.
“Önemi yok, hadi kalk Gece, buradan gitmeliyiz.” Sesi telaşlıydı. Haklı olduğunu biliyordum. Derin bir nefes alarak geriye kalan tüm gücümü topladım ve Noda’nın elinden tutarak ayağa kalktım. Uyandığım zamandan daha iyi hissediyordum, olduğu kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÆRA
FantasySiyah gözlerin içine kazınmış hikayemi bir kez daha okudum. Karanlığın ilmek ilmek, özenle işlendiği gözler gözlerimle kavruluyor, ruhlarımızla harmanlanıyordu. Sesimin titrediğini hissettiğim anda nefesimi düzene sokmaya çalıştım ve devam ettim. ...