Hatalarım varsa affola. İyi okumalaar, seviliyorsunuz.
Siyah saçlarımı yattığım yere dağıtırken, gözlerimi karanlık odanın tavanına diktim.
Uzun zamandır gökyüzünün ev sahibi yıldızları izlemiyordum, belki korkumdan, belki yeterince güçlü olmadığımdan.
Siyah.
Kim bilir şimdi ne yapıyordu?
Çürük ruhumun kokusu burnuma doluyordu, kirpiklerimden acıya karışan damlaları karşılamayalı uzun zaman olmuştu.
Sanırım ben sadece Ezra'nın yanında o kadar fazla ağlıyordum.
Onca şeye rağmen buraya geldiğimden beri bedenimi yakan ağırlığı bir türlü üzerimden atamamıştım. Kaç gün olmuştu? Kaç hafta olmuştu?
Zihnim perdesini sadece hava kararınca kaldırırken, her gece aynı yatakta onun beni arayıp aramadığını düşünüyordum. Kim bilir belki de varlığımı unutmuştu.
Damarlarımda hissettiğim varlığı yokluğuna karışmış, onu görmedikçe ondan kaçmak çok daha kolay olmuştu.
Varlığına o kadar çok alışmıştım ki, her yanımı kaplayan eksiklik hissiyatını yok edemiyordum.
Beni nefretiyle taçlandırmış, ruhunun yaralarını öfkesiyle harmanlayıp gözlerine bir gölge düşüren siyah kanatlı güçlü adam. Her zaman onun gözlerinin dili olduğunu düşünmüştüm. Şimdi gözlerinin içine bakmıyorken, neden onu duyabiliyor gibiydim?
Karşılaştığımız günden bu yana yaşadıklarımız bir film sahnesi gibi zihnimi süslerken, derin bir nefes aldım.
Sorgulamaktan bıkmıyordum, ne olmuştu da ben buralara kadar gelmiştim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÆRA
FantasySiyah gözlerin içine kazınmış hikayemi bir kez daha okudum. Karanlığın ilmek ilmek, özenle işlendiği gözler gözlerimle kavruluyor, ruhlarımızla harmanlanıyordu. Sesimin titrediğini hissettiğim anda nefesimi düzene sokmaya çalıştım ve devam ettim. ...