Jisung yol boyunca aklında konuşan sesi düşündü. Bu ses rüyasında gördüğü çocuğa aitti. Artık günlük hayatında bile rahat bırakmıyordu onu. İlk görmeye başladığı zamanlar lise son sınıftaydı. Uyandıktan sonra her zaman ağlıyor olurdu. Rüyalarında gördüğü kişileri hayatında hiç görmemişti bile. Eskiden bu kadar sık görmüyordu onları fakat son zamanlarda çok fazla artmıştı. Öyle ki yolda giderken camdan dışarıdaki insanları o yüzlere benzetiyordu.
"İnmeyi düşünüyor musun?"
Minhonun sesiyle kendine gelmişti. Minho çatık kaşlarıyla arabanın dışından ona bakıyordu. Jisung daha fazla bu korkutucu bakışlarla karşılaşmak istemeyip kemerini çözdükten sonra arabadan indi. Minhoya baktığında fark ettirmeden göz devirdiğini görmüştü. Jisung daha fazla bir şeyleri batırmak istemiyordu.
Şirkete girdikleri gibi bir grup insan Minhonun etrafını sardı. Herkes sorulara boğdu ve Jisung gitgide Minho dan uzaklaşıyordu. Hızlanıp biraz daha yaklaşmaya çalışıyordu fakat başaramıyordu. Cılız ve küçük bedeni buna izin vermiyordu. Jisung 1 yıl sonra tekrar kısa olduğuna lanet etti. En son raflardan bir şey alamadığında ve bütün rafları devirdiğinde lanet etmişti.
Minho aniden durup iki yanının yokladı. Etrafını saran oldukça güzel kızlardan başka aradığı bedeni bulamayınca kaşlarını çattı. Herkes şaşkınlıkla ne aradığına bakıyordu. Kızlar ise sadece onun odağında olmaya çalışıyorlardı.
Herkes durunca Jisung neden durduklarına bakmak için kafasını kaldırdığında sonunda Minho ile göz göze gelmişti. Minho Jisunga yaklaşıp ellerini cebine soktu. "Yanımdan ayrılma demedim mi?" Minho Jisunga çatık kaşlarla Jisung ise korkmuş masum gözlerle bakıyordu. Minhonun kızgın suratı gerçekten çok korkutucu olabiliyordu.
Jisung hemen eğilip özür diledikten sonra Minhonun yanında yürümeye devam etti. Arkadan onların dedikodusunu yapan kişilerin sesini duyabiliyordu. Onların bunu bilerek yaptığına emindi.
"Bu kim?"
"Çok çelimsiz bu şirkette ne yapıyor?"
"Minhonun küçük yeğeni falan mı?"
"Minhonun yanında çok pasif kalıyor. İğrenç"
"Burası şirket annenizin kısır günü falan değil dağılın!"
Jisung son sesten sonra arkasına bakıp onu kimin koruduğunu görmek istedi. Fakat arkasını dönemeden Minhonun sert bakışlarıyla karşılaştı ve aceleyle önüne döndü.
Uzun koridorun sonunda asansöre bindiler. Jisung bindikten sonra uzun bir bekleyişten sonra kendisinin düğmeye basması gerektiğini anlayıp gözlerini devirerek düğmeye bastı. Minho ciddiyetini bozmadan kırmızı ışığa bakıyordu. Jisung ise ayaklarına, ellerine, Minhonun suratına ve asansörün etrafına bakıyordu.
Kata geldiklerine Minho hızını hiç kesmeden odasına yürüdü. Önünde eğilip selam verenleri bile takmıyordu. Jisung bu hareketine göz devirdi. Bu hareketi son zamanlarda çok yapmaya başlamıştı ve emindi ki daha fazla yapacaktı.
Minho odasına girip kapısını kapattı ve perdesini çekti. Jisung ise perdesi kapandıktan sonra Minhonun arkasından dil çıkarmıştı. Hala dil çıkarırken bir anda perdenin açılması ve Minhonun çatık kaşlarıyla karşılaşınca kendini düzeltti ve utançtan arkasını döndü.
Korkarak kafasını geriye döndürdü ve perdenin kapalı olduğunu görünce rahat bir nefes verdi. Jisung tekrar uslanmadan fakat biraz tedbirli olarak dil çıkardı. Lee Minho her ne kadar egoist, kuralcı, şerefsiz fakat yakışıklı olsa da Han Jisung da en inatçı, uslanmaz bir insandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See You Again -Minsung
Fanfiction!✔! Jisung Minhonun kişisel asistanı olduğunda bu adamla ilk kez karşılaştığını sanıyordu fakat onların bir geçmişi vardı.