Dün geceden beri Jeonginin bana anlattıklarını düşünüyordum. Son zamanlarda Minhonun bu rüyamda gördüğüm çocuklarla çok fazla ilgilendiğini fark etmiştim. Peki neden? Arkadaşlarım bile bunun için bu kadar endişelenmezken o neden bunun için bu kadar endişeleniyordu. Peki bunu direk bana sormak yerine neden arkadaşlarımdan öğrenmeye çalışıyordu?
Kafamda o kadar soru vardı ki ellerimi kafamın arasına alıp saçlarımı çekiştirdim. Çıldıracağım bu kadar düşünmekten kafayı yiyeceğim!
Acaba direk ona sormalı mıyım? Bana söyler mi ki? Neden söylemesin sonuçta bu konu beni de ilgilendiriyor. O benim hakkımda kolayca her şeyi öğrenebilirken benimde onun hakkında her şeyi öğrenebilmem lazım bu haksızlık!
Son kez saate baktığımda artık işe gitme saati gelmişti. Minho benden önce hazırlanıp gitmişti. Hemen ayaklanıp üstümü düzelttim. Kararlı bakışlarımı duvara yöneltirken her şeyi ona soracağıma dair kendime güveniyordum. Bunu yapabilirdim. Bu kadar zor değil sadece onunla konuşacağım.
Derin bir nefes alıp verdim ve hemen üstüme bir gömlek ve pantolon geçirdim. Saçımı da hallettikten sonra aynada kendime gaza getirici cümleler kuruyordum.
"Aslansın kaplansın yaparsın!"
"Sende yapamayacaksan bu Dünya neden var amk?"
Sonunda kendi omzuma vurduktan sonra evden gaz dolu bir şekilde çıktım. Bugün bu iş bitecekti. O her şeyi bilirken ben burada öylece duramazdım. Bu çocuklar kim ve Minhonun bu çocuklarla bağlantısı ne hepsini öğrenecektim.
Ta ki ofise girene kadar. Doldurduğum bütün gaz bir anda balon gibi sönmüştü. Öz güvenim beni ancak şirkete kadar getirebilmişti. Bundan sonrasında devam edebileceğimi hissetmiyorum.
I'm done bitch!
Tam şirketin kapısından geri dönecekken arkamdan gelen ses ile olduğum yere yapıştım. "Jisung!" Lanet olsun bu Minhonun sesi! Sakin ol Jisung! Az önce gazlıydın! İçeride biraz daha olması lazım hadi koçum!
"Jisung?"
İç sesimle olan kavgam sonucunda hızla arkamı döndüm fakat dibimde duruyormuş manyak! Ya ne öyle geliyorsun aklımız gitti.
"Buyurun?"
Ellerini cebine koyup gülümsedi. "Ben biraz hava almak için dışarıya çıkıyorum. Senin halletmen gereken işleri masama koydum oradan alabilirsin." Tuhaf bir şekilde neşeli gelen sesiyle kaşlarımı çattım fakat fark ettirmemeye çalıştım. Hafifçe eğildim. "Tabii efendim"
Ardından yanımdan geçip gitmişti. Çalışanının onu öpmüş ve üstüne "Canım istedi" lafını yiyen birine göre fazla neşeliydi. Bu aşırı şüpheli. Kesin bir bok var bu işin içinde.
Aklımdaki düşüncelerle asansöre bindiğimde benim arkamdan San da binmişti. Son zamanlarda onunla hiç görüşemiyorduk. Bu karşılaşmamız iyi oldu.
"Günaydın"
"Günaydın"
Kısa bir selamlaşma sonrası asansöre bindi ve kata basıp beklemeye başladık. "Bayadır görüşemiyoruz bir ara hastaneye kaldırıldığını duymuştum iyisin değil mi?" Sorusuyla ona döndüm. Gerçekten harika bir kalbi vardı. Fakat ben hastanedeyken gelmek yerine ne yapıyordun lan şerefsiz. Diyemedim.
"Evet, şimdi daha iyiyim sadece küçük bir şeydi"
Kafasını sallayıp tekrardan önüne döndüğünde çoktan kata varmıştık. Asansörden inip ona kafamla selam verdim. Minhonun odasına doğru ilerlerken telefona bir mesaj gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See You Again -Minsung
Fanfiction!✔! Jisung Minhonun kişisel asistanı olduğunda bu adamla ilk kez karşılaştığını sanıyordu fakat onların bir geçmişi vardı.